Burada atevi.com olarak taraf tutmadan hepinizin binicilik ile ilgili makaleleriniz veya yazılarınız yayınlanacaktır. Sadece efecehreli@gmail.com adresinize gönderiniz. Buradaki amaç çokseslilik, fikir paylaşımı, eleştriler ve gelişimimiz. Yazıların içerikleri yazarlarının sorumluluğundadır.
20.Aralık 2011 A.A. gglmail666@gmail.com dan gelen mektup:
Alkışlar Klüplere:
Amatör olarak 14_15 yıldır at biniyorum. Bu koca şehrin stresini atmamda büyük yeri var at binişlerinin.
Bazan klüp yöneticileri ve aileler ile tartışıyoruz biniciliğimiz nereye gidiyor diye.
İyiye gitmediği kesin.
Fakat gelin görünki hiçbir klüpten hiç kimseden ses çıkmıyor.
Anlamak mümkün değil.
Federasyon sayfasında gördüğüm çağrı inanılmaz.
Tüm yarışlar satılığa çıkarılmış.
Önceden 4-5 taneydi. Baktılarki kimseden çıt yok dayayın hepsini dediler.
Yarışmaların kulüplere ihalesi tam bir usulsüzlük ve görevi kötüye kullanma suçudur.
Beden Terbiyesinden sadece o yarışmalar değil tüm yarışmalar için bütçe alınır.
Ama bu bütçeler yarışmalarda kullanılmadığı gibi ilaveten kulüplerden gelir sağlanmaktadır. Bu savcılık suçtur.
İnanmak istemediğim husus şudur:
Bir klüp başkanı yönetimi soramıyormu,
Yarışı ben yapacağım
Ödülü ben koyacağım
Hakemlere ücretlerini ben vereceğim
Saha görevlilerinin ücretlerini ben vereceğim
Hepsinin otel ve yemek masraflarını ben çekeceğim.
Tüm sıkıntıları ben üstleneceğim.
Sana katkı payı diye ..... vereceğim(kim fazla verirse sen de ona vereceksin)
Peki Federasyon sen ne yapacaksın.
Senin görevin ne.
Bu yarışların bütçesini Beden Terbiyesinden alıyormusun.Geçen sene ve bu sene bu yarışmalar için BTnden ne kadar bütçe aldın.
Merak ediyorum. Mesela deseki tüm klüpler;
Yapmıyorum arkadaş(mesela siek ve bursa farketti yapmıyor)
Ne yapar federasyon….
Bir düşünün ne yapar....
Ben söyleyim mi
...........
Sevgili klüpler güç sizde ama siz bunun farkında değilsiniz.
Teslim olmuşsunuz garip bir yönetime.ancak seyrediyorsunuz.
Şimdi en önemli soruyu soruyorum. Bizlere verdiğin bütün hizmetleri para karşılığında veriyorsun öyle mi öyle.. Tescil,vize,sigorta,kurs hepsi ama hepsi ücretli...
Pekiii
Bu yarışmaların hepsini de bize yaptırıyorsun.....
Pekiiiii
O halde aldığın bütçeyi ne yapıyorsun.......
Daha ne konular var başka bir ülkede skandal olabilecek lakin burası başka bir yer anlamak mümkün değil.
Federe olmak yada olmamak oda başka bir komedi.
35 federe klüp varken derken 50-55 federe olmayan işletme var.
Ama söz hakkı yok.
Neden Federe olunmuyor işin sırrı burada
Klüplerin böyle seyirci olduğu yerde federasyona kızmak beyhude....
Bu yüzden alkışlar size değerli klüpler.
A.A.
Küçük bir hatırlatma:
Federasyonun görevleri
MADDE 6 – (1) Türkiye Binicilik Federasyonunun görevleri şunlardır:
a) Sporun yurt düzeyinde dengeli bir şekilde yayılıp gelişmesini sağlamak.
14.09.2011 Erkanlı Binicilik Kulübü Başkanı Sn. Yavuz Erkanlı 'dan gelen yazı:
YAVUZ ERKANLI İLE DOBRA DOBRA TÜRK BİNİCİLİĞİNİ KONUŞTUK
Marka Futbol olarak binicilite duayen kabul edilen Yavuz ERKANLI ile bincilik sporu ve binicilik sporundaki bilinmeyenler vede gözden kaçan çok önemli konular hakkında konuştuk.
Türkiye'mizin gerek yetiştiricilik gerek atcılık gereksede biniciliği adeta durma noktasındaır. Dahada vahim ise Türkiye'mizin biniciliğinin Fedarasyon başkanı Armağan özgörkey yüzünden Standartları her geçen gün düşmektedir. Sayın Arkadaşlar taplo içler açısı maalesef.
Olimpiyatlara giren 2 ülkeden Örnek vererek söyleyeyim . 68 milyon nüfuslu Fransa'da 602. 548 lisanslı sporcu var , 45 milyon nifuslu İngiltere'de 401.905 lisanslı sporcu var ve 46 milyon kayıtlı ders verilmiş. 75 milyon nifusa sahip Türkiye'mizde ise lisanslı sporcular ise; Aktif olarak yapan 100-150 kişi. 2007′de 634 Binici 699 At Kayıtlı, 2011 de 700 Binici 678 At Kayıtlı 4 senede 45 At eksilmiş 66 tane binici artmış. 2004′de Fedarasyon başkanlığına seçilen Armağan Özgörkey 2005′te 425 Bin TL 2011′de ise 6 Milyon Bütce almıştır. Binicilik faaliyetleri için 30 tane profosyonel kulübe hiç bir destek yapmadığı gibi onlardan paralar alınmıştır. Gerisini siz hesaplayın. Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşmüşlerdi hatta
Sayın Cumhurbaşkanı'na verdikleri konuşmanın özetinde de var. ABD'ye Kentucky'e 3 tane Almanya'ya kayıtlı Türkiye ile ilgisi olmayan kendi atlarını yolladılar. 3 tane de Türkiye'de muhtarlıkta kaydı olmayan yabancıyı yolladılar milli takım diye. 27 takımdan 26. oldular. Bir de bu yetmiyormuş gibi "Ümit çok yüksek.Başarılıyız." diye Almanya'dan bir takım yerler ve atlar kiralayıp,bildiğim kadarıyla Yüksek paralar harcadılar.3-4 binici yolladılar.Bütün bu macera galiba 3-5 hafta sürdü. Eksik olan yönetimdir.Yönetim sadece kendi çevresi bu sporu yapsın,yayılmasın diye devamlı yüksek tutuyorlar.Halkın söylediği "zengin sporu" tabirini gerçekleştirdiler.Sadece zenginler yapsın,onun dışında kimse yapmasın istiyorlar. Her türlü engeli çıkarıyorlar.Devletin bu işe el atması gerekiyor öncelikle. Bir çok şikayet dilekçesi verdim. Hala neticelenmedi 11 ay gibi süre geçmesine rağmen. Müfettiş raporları açıklanmadı. Tarafıma bilgi verilmedi. Federasyon sürekli onların yanlarında olduğu için yanlış bilgi verip yanıltıyorlar. Bizimkiler tabi düşük oranda kalıyor ve biz bu nedenlerle şuan 150 aktif sporcu var tahmin ediyorum bu sporu yapan. Benim kulübümde oğullarım,öğrencilerim dahil 10-15 sporcu var şuan ve türkiye'de ise doğru bir fedarasyon güzel işler yaptığı takdirde bu ülkede çok şeyleer güzel olur ve ülkemiz olompiyat düzeyine ulaşmış ve oloöpiyatlara katılan bir ülke durumuna gelir. Bu gençlerimizin önünü açmak ve fedarasyonun yaptığı yanlış uygulamaları sona ermesi için, spora ve sporcuya önem veren gecesini gündüzüne katıp Türkiyem'imizin sporu için harcıyan spordan sorumlu devlet bakanımız sayın Suat KILIÇ Beye çıkıp gerekli belgeleri sunacak ve Türk Atcılığı ve biniciliğini hak ettiği yere güvenle gelmesine öncülük olacağımızdan eminim.
NOT: MARKA FUTRBOL OLARAK DİYORUZKİ, BU ÜLKE KOLAY KOLAY YAVUZ ERKANLI'LAR YETİŞTİRMİYOR DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM TÜRKİYEM
HABER: MARKA FUTBOL YÖNETİM KURULU BAŞKANI SPOR ADAMI AHMET ÖZER
9 Eylül 2011
DAYANIKLIYIZ! O KADAR Kİ; HAKKI YENECEK KADAR
Sevgili atlıdayanıklılık sporcuları ve ilgilileri; bu yazımı Federasyonumuz Ali Küçük Bey' in dikkatine email olarak göndereceğim. Ancak tahmin ediyorum ki; cevap gelmeyecek çünkü bundan önceki 2 mektubuma da cevap gelmemişti. Olsun, bu şimdi yazacağım konu Ali Bey 'in sınırlarını aşacak gibi. Takip edilecektir.
Bu yazıyı yazmamın sebebi; atlıdayanıklılık sporuna harcadığım emek, Erkan Demir' e ve Şampiyon Atı Mirliva 'ya harcadığım emek, bu branşın gelişmesi için harcadığım emek, ve son olarak da hakkı hak etmeden başkalarının emeğine saygı duymadan hak edenlerin seviyesine gelmek için yapılan ucuz sıçrayışları önlemek.
Ne mutlu bana ki binicilik kariyerimde bunu nasıl yapabileceğimi bilecek bir seviyedeyim.
Konumuz şöyle: 17-18 Eylül 'de Kapadokya 'da 80 ve 120 km. atlıdayanıklılık 1* ve 2* yarışmaları var. Ülkemizde 120 km. 2* yarışa girmeyi hak eden emek harcayarak, kategori kategori yükselerek bu seviyeyi hak eden sadece birkaç at var. Ama "rivayete göre" Hakkı Yazıcı isimli binici yurtdışından atlar getirmiş. Bu atların Rusya 'da 120 km. koştuklarını (FEI kontrolünde olmayan müsabakalarda), bu yüzden de Kapadokya 'da 120 km. koşmalarını talep etmiş. Federasyonumuz da Rusya Binicilik Federasyonu 'ndan bu atların 120 km. koştuğuna dair yazı gelir ise katılabileceklerini bildirmiş.
Şimdi tabii bu noktada bana bir dostum bu yazının herkes tarafından düzenlenebileceğini, Türkiye Binicilik Federasyonu 'nun bu yazının gerçek olup olmadığını Rusya Binicilik Federasyonundan sormaya vaktinin olmadığını, bu düzenlenecek yazı ile yarışa bu atların girebileceğini söyledi.
Girsinler bakalım!
Bilmeyenler için söylemem lazım; ben engel atlama dalında "milli hakem" im. Tam da bu dedikodular bizim tarafımızdan duyulmaya ve soruşturulmaya başladığında, bana tam da müsabaka tarihine denk gelen İstanbul 'da görev geldi. Böylece Kapadokya 'da atlıdayanıklılık yarışmasında olamayacağım.
Olsun.
Şimdi herkes gözlerini açıp iyi okusun ki: bizim Federasyon gelen bir kağıt parçasına göre ve beyana itibar gereği bu atları 120 km. 2* yarışa sokabilir. Yarışma yabancı Başhakemi önüne gelen angajman listesine göre bu yarışı koşturabilir. Dereceye giren atlara ödülleri verilebilir.
Ama iyi bilinsin ki her konuda olduğu gibi bu konunun peşini bırakmayacağız. Konuyu yarışma sırasında Başhakem 'e ve gözlemci Yabancı Hakem 'e bildireceğiz. Yarışma Raporunda ve Gözlemci Yabancı Hakem Raporları 'nda bulunmasını sağlayacağız. Ayrıca Uluslararası Binicilik Federasyonu 'na bildireceğiz, şaibelerden bahsedip Rusya 'dan sorulmasını, böyle bir belge varsa gerçekleğinin sorulmasını, teyit edilmesini isteyeceğiz.
Sonunda ne olur? Uluslararası Binicilik Federasyonu konuyu inceleyip bir "incelik" tespit ederse haltı yiyen durumuna düşen binici kişi uluslararası Binicilik Fedeasyonu ve Türkiye Binicilik Federasyonu tarafından sahte belge sunmaktan en ağır biçimde yüzleri kızartıla kızartıla cezalandırılır. Ben de buradan dünya aleme keyif ile rezil ederim.
Dedim Ya; Takip Edeceğiz!
Umarım bu yukarıdakiler dedikodudan ibaret olsun, bunlar yaşanmasın.
Bununla alakalı bir diğer konu var ki benim aklımı kurcalıyor; biliyorsunuz atlıdayanıklılık Eskişehir Yarışmalarında Hakkı Yazıcı ve ekibi 1. olan binicimizi çekemeyip Erkan Demir' e saldırıp, Federasyon Tarafından cezalandırılmışlardı. Ceza metni elime geçmediğinden bilmiyorum ancak Hakkı Yazıcı 'nın önce 3 yarışma, ardından da karar değişikliği ile 2 yarışma cezaya çarptırıldığı söylendi. Hakkı Yazıcı 2 yarışma ceza aldıysa ve atlıdayanıklılık dışında başka lisansı yoksa, Kapadokya 'daki yarışmalar cezanın kaçıncı yarışması olacak? Yarışabilir mi, yarışamaz mı bunu da görüp değerlendireceğiz.
Şimdi adam olmaya çaba sarf edenlere öneri:
Spor disiplin ister, çalışma ve emek ister. Çalışmadan kazanılan başarı bilmeyenler tarafından alkışlansa da bu haltı yiyen sahte mutluluktan öteye gidemez. Gece yanlız kaldığında yastığa başını koyduğunda mutlu olamaz, cinsel gücü olmaz. Diğer yandan çalışan, emek sarfeden başarılı olunca herkes tarafından takdir görür ama en önemlisi kendi öz güveni, iç huzurudur. Asıl mutlu olan odur, iktidarlı olur.
Unutmadan: bu yazıma bir kelime cevap dahi yazan olursa buradan yazacağım, bakalım görevi biz sporculara hizmet etmek olan Federasyon 'umuzun en yetkili kişisi Ali Bey bu 3. mektubuma cavap yazacak mı?
Atlı Dayanıklılık Balkan Şampiyonası 2011 Tecrübeler 24-29 Ağustos 2011 Bulgaristan Koprivshtitsa Eskişehir Türkiye Şampiyonası sonucu Balkan Şampiyonasına katılacak biniciler ve atlar; Alex Iavorovski ve Taşkın Özdemir tarafından oracıkta sıcağı sıcağına açıklandı. isimleri okunanlar tabii buna göre hazırlık yapmaya başladılar. Açıklamaya göre hem 85 km., hem de 45 km. ye 2 takım halinde toplam 8 binici katılacaktı.
Daha sonra federasyonumuzdan binicilerden birine (Sıtkı Doğuşlu 'ya) gelen telefon ile-tam açıklama olmadığı için tahmin ederek sonuca ulaşabiliyoruz- anladık ki; sadece 85 km. ye 4 kişilik takım ve 1 adet de 45 km. için ferdi yarışmacımız olacakmış.
Zaman yaklaştıkça hazırlıklar tamamlandı ve sonunda atlar kamyona yüklendi, minibüs geldi, yola çıktık. Kafile şöyle: Ekip Şefi Yarbay Kıvanç, Antr. Efe, Vet. Mert, Milli Takım Binicileri; Erkan, Bnb. Mustafa, Yzb. Özden, Bşçv. Ali, ferdi binici Sıtkı, yardımcı personel; Uzm. Hüseyin ve 3 er arkadaşımız.
Atlarımızı taşıyan kamyonumuzun arkasına takılan remorkun teknik evrak konusu yüzünden gümrük dahil atlar 40 saat araç içinde beklemek zorunda kaldı. Ama yine de ensemizi karartmadık çünkü Hırvatistan' da yapılacak engel atlama yarışına gitmek üzere iken iptal edilen 42 atımız ve binicisinin seyahatine mukayese ile çok şanslıydık.
Gittiğimiz yer Sofya 'nın 120 km. doğusunda Koprivshtitsa adında bir köy. Bizim Safranbolu 'nun 3 gömlek aşağısı. Genelde 250-300 yıllık konaklardan oluşan köy; zamanın zenginlerinin yaşadığı, dağların arasına gizlenmiş, yolları kıvrımlı, birazcık da diğer insanlardan ve göz önünden uzak yaşamı seçmiş gibi. Köyün meydanındaki anıt-mezar, en az 3 çeşmedeki semboller, bir antikacıdaki sininin üzerindeki "davutun yıldızı", 350 sene önce -aynı bizim konaklarımızda olduğu gibi- benim buranın bir Yahudi yerleşimi olduğunu anlamama yetti. Biliyorsunuz o devirde normal insanlar pantalon yerine çuval giyer, kemer yerine de ip takarlardı, aynı yurdumda olduğu gibi.
Gideceğimiz otelin adı, yol tarifi gibi bilinmezler gibi teknik aksaklıkların üzerinde fazla durmayacağım. Seyahat sonunda köye geldik, İstanbul'u telefon ile aradık, otel ismi aldık, oteli bulduk. Bulduğumuz otel köyün en güzel oteliydi. Sandım ki; organizasyonu yapanlar Milli Sporcularımızın burada, diğer tüm görevlilerin ise diğer pansiyonlarda kalmasını sağlarlardı. Ama öyle olmadı. değerli müsabaka görevlileri daha çok rahat etmeliydi, onlar en iyi otelde, diğer herkes pansiyonlarda kaldı. Kaldığımız konak Osmanlı tapusu olan 350 yıllık ve Bulgarlar 'a hiç benzemeyen bir aile tarafından işletiliyordu. Çok misafirperverdiler.
Parkuru ne zaman gezeceğimizi sorduğumuzda Bulgar Federasyonu Genel Sekreteri tarafından "kendiniz gezin, bu bir yarışma, event değil ki" dendi. Allahtan Zeynep Gorbon da oradaydı ve Bulgar Federasyonu Genel Sekreteri 'ne Kapadokya 'da bizim tertip ettiğimiz parkur gezisini hatırı sayılır bir üslupla hatırlatınca parkur ruska tipi bir pikap ile gezildi.
Bu bize tam bir sürpriz oldu. 4 etaplık koşunun her etabında ortak olarak kullanılacak olan 5 km.lik başlangıç yolu "kayalık ve çok dik rampa" şeklindeydi. Aslında Alex Bey yarış öncesi burayı gezmiş, bilgilendirme toplantısı yapmamış, ben telefonla bilgi sorduğumda ise böyle bir bilgi vermemişti. Parkurun diğer bölümleri de bizim bugüne kadar gördüğümüz parkurlara hiç benzemiyordu. Bizim parkurlar meğer otobanmış. İyi ki gitmişim, öğreniyorum. Bilseydik tüm atlarımıza kapalı nal çaktırırdık, nallara mahmuz taktırırdık. Ama bilmemize ne gerek var ki? Allah büyüktür mantığı var ya yeter, plan, bilgi yok.
Peki diğer ülkeler ne durumdaydı? Bilmem! Beni biz ilgilendiriyor, Alex Bey 'in önceden oraya seyahat yapması yeterli. Belki de gezdirmemişlerdir? Parkur izi henüz belli değildir? E o zaman da belli olduktan sonra biri gidip baksın, bilgi versin, hazırlanalım!
Organizasyon genel anlamda aksaksız geçti ve iyiydi.
Alex Bey, Taşkın Bey yarışmada görevli olmaları ve tarafsız olmaları yüzünden olsa gerek ancak olabilecekleri kadar bize bilgi ve tecrübe yönünden yardımcı olmaya çaıştılar. Ben ise bu kişilerin yarışmada görev almamalarını, milli takım kafilesinde "teknik heyet" olarak bulunmalarını, binicilerimiz ile sürekli vakit geçirmelerini, ve böylece sporcularımıza daha fazla yardımcı olabilmelerini tercih ederdim. Zaten 3-4 kişi var tecrübeli olan, onlar da ya tarafsız görevli durumunda ya da bu yarışmada heyette görev verilmemiş.
Binicilerimizin arasında takım ruhu ise fazlasıyla vardı. Teklifim üzerine ekip şefimiz, veterinerimiz, ben ve binicilerimiz bir araya gelerek bir taktik belirledik. Ve bu taktiği de sonuna kadar uygulayabildik. Bu bence çok önemli. Alex Bey ve Taşkın Bey de bu ekip ruhu duruma şahit oldular.
Sonunda yarışma sabahı saat 07:00 'da koşu başladı. 2. etabın sonunda Rüzgar adlı atımız kaydı, düştü ve Bnb. Mustafa Özer 'in omzu incinerek yarış dışı kaldı. Bu at aynı zamanda hareketlerindeki gariplik, verilerindeki tutarsızlık nedeni ile doping kontrolüne alındı.
3. etabın sonunda 3 kişi kalan milli binicilerimizi başka sürprizler bekliyordu; maalesef bu koşuyu bitireceğine inandığım Padişah isimli atımız nabızdan-metabolikten, peşi sıra Duman isimli atımız da aynı sebepten elendi. Geride sadece Mirliva isimli atımız kalmıştı. Bu atımızın 2. etabın ortasında nalı düşmüştü, mecburi beklemede nal çakılmıştı, devam etmişti. Ancak bu sebepten olsa gerek-atın tüm vet-checklerde çıkan sonuçları ve nabzı mükemmel olmasına rağmen- aynı ayağında oluşan topallıktan elendi ve Balkan Şampiyonası 2011 'de binicimiz kalmadı, bitiren de olmadı.
45 km. deki tek ferdi binicimiz ise atı Toros ile Sıtkı Doğuşlu idi. Binicimiz kendi topuğundaki sakatlığa rağmen yarış bitiren tek binicimiz olarak bizi mutlu etti.
Çıkarttığım sonuçlar ve eksiklikler şöyle sıralanabilir: 1) Kafilemizin hangi otelde kaldığı, yani otel adı, telefonu, kaç gün konaklamanın federasyon tarafından ödendiği, kaç gün kendimiz tarafından ödeneceği, yanımıza almamız gereken para tutarı, gibi genel bilgiler bize iletilmedi, ekip şefine bildirilmedi. 2) Federasyonumuzun en üst düzeydeki teknik adamı millilerin yanında olmalıydı. Kendisine verilen müsabakadaki görevi ve tarafsız olması gereği üzerine bize hiç destek olamadı. Madem böyle; o zaman ekibimize tecrübesi ile biri dahil edilseydi: mesela Muharrem Özçamur, Oktay Kurtulan gibi. Ya da Alex Bey böyle bir günde görevli olmasaydı, görevi kabul etmeseydi. Bugün bize lazım olmayacak da hangi gün lazım olacaktı? 3) Müsabakanın teknik şartnamesi bugüne kadarki bütün müsabakalarda da olduğu gibi, ve Ali Küçük Bey'i defalarca bu konuda uyaran yazılar yazmama rağmen, sanki bilgi bizden saklanırcasına bize açıklanmadı. Şartnameyi elime alıp incelemem ancak müsabakadan 2 gün önce Bulgaristan 'da gerçekleşti. 4) Müsabakanın parkuru önceden incelenemedi, veya incelendi ama eksik incelendi. Bize bilgi verilmedi. Ben telefon açıp bilgi sorduğumda ise; verilen bilgi parkuru tam ifade edemiyordu. 5) Ekibimizde milli bir politika, yarışma hakkında belli bir stratejimiz yoktu. sadece benim ısrarım ile yarış gününden önceki gece toplanabildik ve bir taktik geliştirdik. 6) Milli takıma seçilen 2 atımız (Rüzgar ve Duman) yanlıştı. Bu iki at 50 km. kapasiteli atlardı. Mesela Sıtkı Doğuşlu 'nun atı Toros, Milli takımdaki Rüzgar isimli atın yerine konulabilirdi. Milli takıma at seçimi, bu yarış öncesi atların ulusal yarışmalarda gösterdiği performanslara bakılarak yapıldığı kanaatindeyim. Ancak Türkiye 'deki halihazırdaki mevcut atlardan bazıları Rüzgar ve Duman isimli atlarımızdan daha performanslı idiler. 7) Milli takım atlarının binicileri veya antrenörleri yarışmadan önceki dönemde 1 kez olsun aranıp, ne durumda oldukları, nasıl bir antrenman programı uyguladıkları sorulmadı. 8) Türkiye Şampiyonası sonrası seçilen milli takım atları için, ne bir beslenme programı, ne bir antrenman programı tavsiye edilmedi. Herkes kendi kafasına göre-doğru veya yanlış- bir program takip etmiş oldu. 9) Gördük ki-mesela Yunan takımı ve ekibi toplam 30, Bulgar ekibi ise 25 kişi- diğer ülke ekipleri çok kalabalık idiler. Arazide bile parkurun belli noktalarına su istasyonları kurup atlarını ve binicilerini assite ettiler. Onların orada bulunmaları bile biniciler açısından büyük moral kaynağı idi. Biz ise fukara kaldık, askeri personelin yardım ve çabası sonucu ayakta kalmaya çalıştık. 10) Atların nakli sırasında yaşanan teknik eksiklik ve hata, önceden kontrol edilmiş olsa idi, yaşanmazdı. Herkes hata yapabilir ancak böylesi önemli bir konuda en az 2 ayrı kişi tarafından kontrol mekanizması işletilmeli ve sorgulanmalı idi. 11) Binicilere önceden bilgi verilmeli ve atların techizatı önceden sorgulanmalı ve parkur zemini, hava şartları gibi değişken şartlara uygun olup olmadığı biniciler tarafından sağlanıyor mu, Federasyon tarafından kontrolü yapılmalı. Buna göre nal seçimi, techizat seçini yapılmalı.
Bu yarış bana çok şey kattı; tecrübe, vizyon, bilgi, görgü vs. Daha önce başka bir ülkede yarış görmemiştim. Biraz sessizim, ama bundan sonraki yurtdışı bir yarış öncesi sesim gür çıkacak.
Atlı dayanıklılık ile ilgili yapılan her doğru ya da hatalı davranış ve uygulama bu branşın ülkemizdeki gelişimini doğrudan etkilemektedir. Branşlarımızdan atlı dayanıklılık ile yakından ilgilendiğim bu günlerde; şimdiye kadar yapılanlar, uygulamalar, uluslararası müsabakalara yaklaşım ve Federasyonumuz ile biniciler ve binicilerin antrenörleri arasındaki ilişkinin sağlıklı gelişimi bakımından önemli bulduğum bazı hususları Federasyon yönetimi ile paylaşmak ve bazı konularda bilgilendirilmek istiyorum. Aşağıda konuları irdelerken
soracağım soruların cevaplarının biniciliğimize katkı sağlayacağına inanıyorum. Bu süreçte atılacak her adım, davranış ve uygulama; branşımızın elde edeceği başarılara ve gelişimine doğrudan etki edecektir.
16 Mayıs Pazartesi günkü toplantımızda, sportif direktörümüz Alex Iavorovski'nin iki konuya yaklaşımı geçmişteki yaklaşımlarıyla birleştirildiğinde beni ve Milli Binicimiz Erkan Demir' i hayal kırıklığına uğratmıştır. Toplantı sırasında öneriniz üzerine yapılan hakarete cevap vermedim ancak ikinci yaklaşımına sessiz kalmam ve sabır göstermem mümkün olmadı ve milli duygularımızı rencide edici ifadeler karşısında gelecekte de olamayacağımı bilmenizi isterim.
Alex Iavorovski' nin sunumu sırasında kullandığı "kötü antrene edilmiş, istikrarsız bir tempo ile yarışı tamamlamış, hatalı ve büyük bir risk alınarak gösterilmiş performansa rağmen, atın ırkının arap olması sebebi ile yarış bitirilebilmiştir" ifadesi; o güne kadarki antrenmanları hakkında hiçbir bilgisi olmadan binici ve antrenöre önyargılı olarak yapılmış bir hakarettir.
İlk sorum;
Türkiye'nin branşında tartışmasız en başarılı binicisive antrenörüne önyargılı ve hakaret içeren bir ifade ile hitap eden bir sportif direktörün Türkiye'de bu branşın gelişimine nasıl faydası olacaktır?*
Ayrıca Alex Iavorovski'ninsunumunda, yurtdışında yapılan bir yarışmadaki bazı binicilerin tempo istikrarını ve başarısını öven ifadeleri ve söz konusu binicilerin kendi eğittiği biniciler olduğunu vurgulaması bizleri şoke etmiştir.
Takip eden sorularım; Türkiye Binicilik Federasyonu sportif direktörü olarak bu ifadelerle Atlı Dayanıklılık branşında Türkiye'nin başarılı olmasını nasıl sağlamayı planlamaktadır?*
Türkiye Binicilik Federasyonu Sportif Direktörü' nün milli sporcu ve antrenörüne hakaretinin akabinde bir başka ülkenin sporcularını övmesi ne kadar uygundur?*
Türkiye Binicilik Federasyonu, Sportif Direktörü' nün bu ifadelerinin toplantıdaki binicilerin motivasyonunu nasıl etkilediğinin/etkileyeceğinin farkında mıdır, bu konuda bir uyarıda bulunmuş mudur?*
Federasyonumuz; Sportif Direktörü' ne ana görevinin Türkiye Binicilik Federasyonu ve Türk Binicileri' nin başarısına hizmet etmek olduğu,milli Sportif Direktör olmanın; o ülkenin bu spordaki gelişimi için çalışmak olduğu, milli konularda takınılması gereken tavır ve konuşurken seçilecek kelimelerin önemini ve bunun milli bir konu olduğunu hatırlatmış mıdır?*
Diğer bir konu ise maalesef sizin yeni görevinizin başlama tarihine denk gelen Riva'daki Atlı Dayanıklılık Müsabakasıdır. Bu müsabaka ile ilgili bazı eleştirilerimi paylaşmak isterim:
Portatif ahırların kurulu olduğu zemin tam manası ile fiyasko idi. Atlarımız bileklerine kadarçamur üzerinde, talaşın bile kuruluğunu koruyamadığı bir zeminde, yanları sallanan naylonlar ile kapatılmış ahırda 3 gün geçirdiler.
Ahırlarda görevli komiser yoktu.
Duyarlılığınız sonucu çağırdığınız Alex Iavorovski gelip "Avrupa Şampiyonası' nda ahırlar daha kötü idi" dedi.
Sorularım çok basit;
Kötüden örnek olur mu?*
Avrupa Şampiyonasındaki kötü örnek Türkiye'de yapılan sorumsuzluğun mazereti olur mu?*
Bu müsabakanın parkuru da Atlı Dayanıklılığa uygun değildi, oldukça büyük bir bölümü taşlı yoldu ve atlı dayanıklılık müsabakalarının zorlu olmaması gereken başlangıç ve bitişlerinin aksine 1600 metre dik rampa ile başlayan yarış, aynı rampa ile son buldu. Parkurbozuk ise "yolun kenarlarından gidin" denmesi de bir diğer uygunsuzluktu. Tecrübeli ve 4 yıldızlı Polonyalı veterinerin de "hayatımda gördüğüm en zor parkurlardan biri idi, bitiren atlara şaşırdım" ifadesi bu konudaki tespitimi doğrulamaktadır.
Bu yarışma ile ilgili camiadaki bazı söylentilerin açıklığa kavuşturulmasını da atlı dayanıklılığın geleceği açısından önemli buluyorum. Aşağıdaki sorularım bazı söylenti ve dedikoduların önüne geçilip, bu branşın şaibelerden kurtarılması ve güven bunalımını ortadan kaldırması için mutlaka cevaplanması gereken sorulardır.
Riva ile aynı tarihte bir Balkan ülkesinde de aynı niteliklerde müsabaka yapılıyorken ve yurtdışı katılım olmayacağı bilinirken neden bu yarışma ısrarla yapılmış ve Federasyonumuz adı "uluslararası" olan ancak tüm katılımcıları Türk olduğu için ulusal olan bir yarışma içinharcama yapmıştır?*
Yarışma neden uluslararası katılım olmadığı için iptal edilmemiş ve kayıtlara nasıl uluslararası yarışma olarak geçmiştir?*
Bunun gelecekteki bu kabil organizasyonlara kötü örnek teşkil etmesi ve Genel Kurul oluşumunda delege sayısını belirleyen "uluslararası yarışma organize etmek " maddesinin diğer kulüplerce suiistimaline neden olması söz konusu olabilecekken neden gereği yapılmamıştır?*
Bu müsabakadaki görevlilerin seçimi ve görevlendirilmesi hangi merci tarafından yapılmıştır?*
Bu müsabaka görevlilerden birine kariyeri açısından bir katkı, terfisine katkı sağlamış mıdır?*
Yarışmanın iptal edilmemesinin ya da ısrarla yapılmasının bununla bir ilgisi var mıdır?*
Ülkemizde uluslararası atlı dayanıklılık hakemlerinden ve veterinerlerinden bazılarına, bu müsabakada bazı görevler verilse idi Türkiye Binicilik Federasyonu Hakemleri' ne kariyerlerinde katkı sağlamaz mı idi?*
Türkiye Binicilik Federasyonu' nun parası ile organize edilen müsabakalarda imkan var ise bizim hakemlerimizin kariyerlerine yönelik atama yapmak ülkemiz menfaatine midir?*
Riva'daki müsabakada bu imkan kullanılabilir mi idi?*
Türkiye'de biniciliğin gelişmesinde şeffaflığın, cevapsız soru kalmamasının ve camiamızın Federasyon' umuzun tüm uygulamalarının milli binici, antrenör, hakem, veteriner ve kulüplerimizin çıkarına olduğundan tereddüt etmemesi için gereğinin yapılmasının şart olduğunu, Federasyon bünyesinde istihdam edilen yabancı çalışanlara bu ülkeye hizmet için burada bulundukları ve bu yönde çalışmaları ve konuşmaları gerektiğinin hatırlatılmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
Sorularıma (* işaretli her cümle bir sorudur) cevap beklediğimi ve bu yazımı internet sitemizde ilgili alanda yayınlayacağımızı, sizden gelecek cevabı ise olduğu gibi aynı yerde yayınlayacağımızı bilmenizi isterim.
Saygılarımla,
Efe Çehreli
Erkanlı Binicilik Kulübü Başkanı Yavuz Erkanlı 'dan gelen yazılar sırasıyla:
10.12.2010
Zaman Gazetesi Spor Servisi Serkan AKCAN ve Bülent KARADAŞ'ın dikkatine;
Konu: "Türkiye olimpiyatlar için at transfer ediyor." başlıklı yazınız.
Evet, konu tam bir rezalet ve hayal ürünü.
2010 Ekim ayında Kentucky'de düzenlenen Dünya Binicilik Oyunları'na katılan milliyetsiz milli takımımızın listesi:
1-Gerry Flynn: İrlandalı, sonradan T.C. Vatandaşı olmuş?. TBF lisansı yok.
2-Ömer KARAEVLİ: Türk vatandaşlığından Hollanda vatandaşlığına geçmiş. TBF'den lisansı bile mevcut değil.
3- Çağrı BAŞEL: Tek Türk vatandaşı.
Ekip şefi Frederic Cottier.
Ne tesadüftür ki Ömer Karaevli'nin bindiği at TBF Başkanı Armağan Özgörkey'in atı. Başkanı olduğu TBF'den lisansı bile bulunmayan bir Hollanda vatandaşına, gene TBF de kaydı olmayan CANDO isimli atını verebiliyor. Ne yazıktır ki bu insan Türkiye Binicilik Federasyonu Başkanı ve milli takım diye gönderip milletimizi rezil ettiği 27 ülke arasından 26. cı olduğumuz müsabakalara Türkiye'de kaydı olmayan bir binici ve yurtdışında kayıtlı ama TBF'de kaydı olmayan atını yollayabiliyor. (Ek-1)
At ismi: Cando At sahibi: Armağan ÖZGÖRKEY – Garo KAZAN (USA vatandaşı, USA.'da ikamet etmekte)
At ismi: S.I.E.C. LivelloAt sahibi: Sevil Sabancı – Gerry Mullins
At ismi: S.I.E.C. LedgepointAt sahibi: Sevil und Melisa Sabancı
Yukarıda adı geçen müsabakalara katılan üç atın TBF'de kaydı yoktur. T.C. de herhangi kayıtlı oldukları bir yer yoktur.
İşe bakın, atlar yabancı, biniciler yabancı, ekip şefi yabancı, at sahiplerinin yarı ortakları yabancı ve TBF'de kaydı olmayan bu ekip milli takımımız olarak Kentucky'e yollanmış. Milliyetçi, ata sporunun sahipleri, özveriyle biniciliği tabana yaymaya çalıştıklarını da iddia eden federasyonun icraatı.Yorum sizin!
İrlanda vatandaşının bindiği at Sevil SABANCI hanımın.
Çağrı Başelin bindiği at Sevil hanım ve Gerry Mullins'in ortak atı.
Tesadüfün en büyüğü bu 4 at sahibinin de olimpiyat komitesinde seçici kurulda olması. Tabiri caizse kendin pişir kendin ye.
Kentucky'de hiçbir netice yok, tam bir fiyasko, FEI belgeleri ekte (Ek–1) 27 ülke arasında 26.cı olmuşuz, yani sondan ikinci. Olimpiyatlar için baya ümit verici bir durum. GSGM Genel Müdürü Sayın Yunus AKGÜL'ü ve kamuoyunu nasıl yanlış bilgilendirip umutlanacak bir durum varmış gibi gösterebiliyorlar hayret. Tek olay milletin 100.000 avro civarındaki parasını sokağa atmak, kendi isimlerinden bahsettirmek, kendilerini tatmin etmek. Bırakın Dünyada, Avrupa'da bile esamesi olmayan 4–5 ülkenin katıldığı Balkan Şampiyonasında bile başarılı olamazken olimpiyatlara hazırlanmak. Bu insanların şahıs olarak belki ciddiyetleri olmayabilir ama bir kurumu, bir ülkeyi temsil ediyorlar. İnsanları güldürmeyi bırakıp, biraz ciddi olmalılar.
Olimpiyat komitesi:
1-Armağan ÖZGÖRKEY: Müsabık aktif sporcu (TBF Başkanı olduğu halde aktif olarak müsabakalara giren başka bir örneği görülmemiş tek başkan.)
2- Sevil SABANCI: Müsabık aktif sporcu (İstanbul SIEC binicilik kulübü sahibesi)
3- Hulki KARAGÜLLE: Müsabık aktif sporcu
4- Gerry Mullins: Bir yabancı, Sevil Sabancı ile ortak, Kentucky'e giden atın sahibi.
Olimpiyat komitesindeki bu dört şahsın durumlarını herhalde yeteri kadar açıkladık. Böyle bir kurul nasıl olabilir. Nasıl güvenilir olabilir? Bunların kimlere hizmet ettiği aşikârken bu şahıslardan Türk biniciliğine ne fayda gelebilir?
Belki de bu aktif biniciler kendilerini seçecektir, Kentucky'e kendi atlarını yolladıkları gibi. Acaba böyle aktif sporculardan seçici bir kurulun örneği başka hiçbir sporda ve ülkede görülmüş müdür? GSGM Genel Müdürümüz Sayın Yunus AKGÜL'ün bu şahısların aynı zamanda aktif müsabık sporcu olduklarından, Kentucky'e giden atların sahipleri olduklarından, TBF'den lisansı olamayan yabancı binicileri milli takım diye yolladıklarından haberi var mı?
Tamamen hedef saptırma ve insanları kandırmaktan başka hiçbir gereği olmayan bir organizasyon.
Milli takımlar 2007–2008 hariç 2009–2010 yılları için TBF resmi internet sayfasında milli takım binici listesi bile yok. (Ek–2) yoksa toplama takım çok, ondan mı yazılmamış, belki de Bulgaristan örneği Bulgaristan'a giderken takımı unuttukları (Ek–3) gibi milli takımda da kimler olduğunu da unuttular, kim bilir.
Lütfen sorun, T.C. sınırları haricinde hangi ülkede, hangi resmi (FEI programında kayıtlı) müsabakada, hangi tarihte ne başarı elde edilmiş beğenilmek, katılmak değil. DERECE olarak lütfen söylesinler.
TBF'nin internet sitesine girip bir bakın.
a-Milli takımlara giriyorsunuz, 2007–2008 den başka takımlar bilgisi yok.
b-TBF videolar bölümüne giriyorsunuz. Sitedeki tek video Derin Suprise 1.40 cm ne demekse? Nerede, hangi tarih, ne müsabakası, katılım ferdi mi milli mi? aylardır izlediğimiz tek video bu.
c-Online yarış sonuçları bölümüne girdiğinizde ise yarışma adı, yarışlar diyor. Sayfada hiçbir fonksiyon ve bilgi yok.
Ne şimdi bu, herhalde şaka programı. Nerede bu katıldığımız yarışlar, videoları, neticeleri, herhalde hiç yok ve de durum ümit verici imiş, olimpiyatlara 3milyon avroya at alacaklarmış. İzlemeye personel yollayacaklarmış. Herhalde katılacakları da şimdiden seçmişler. Avrupa'ya kampa gideceklermiş. Herhalde federasyonun kendi durumundan haberi yok. Ya da ciddiyetle uzak yakın alakaları yok. İnternet sayfası sorumlusu Ali KÜÇÜK önce sorumlu olduğu işi yüz akıyla yapsın da sonra hiç bilgisi bile olmalığı işlerden bahsetsin.
Şu kadroya bakın, yönetim kurulunda 38 isim. Kurul ve komitelerde 57 isim. Artı maaşlı görevliler ve çok elzem ve lüzumlu yabancılar. Maşallah. Ne iş yaparlar merak ediyorum.
Müsabaka kayıtlarına bakın. Aktif sporcu sayısı yüz, yüz elliyi geçmez. 6milyar bütçe ve bol hayali konuşma, vaat. Netice TBF internet sayfalarında gayet açık ve net gözüküyor. REZALET. Senelerdir yapılan ulusal, mahalli yarışmalara giren müsabık sayısı ve isimler hep aynı. Bir spor federasyonunun faaliyet raporuna faaliyet diye yazdıklarına bakın. Sayın Cumhurbaşkanı GÜL'ü ziyaretleri.
Konuya gösterdiğiniz ilgiden dolayı bu bilgileri sizlerle paylaşmak istedim. Gereğini yapacağınızdan eminim. Konuyla ilgili geçmişte ilgili kurumlara yazmış olduğum dilekçe ve belgeleri de ekte bilgilerinize sunarım. İyi çalışmalar.
A. Yavuz ERKANLI
Ali Çehreli/15.12.2010, Ürünlerimizi kötülemeye başlayınca;
Ortadoğu Krallığından ithal şark tipi ticaret burası Türkiye Cumhuriyeti! ama bunun farkında olmayan bir şark kurnazı aramızda ticaret yaptığını sanıyor. hasbelkader geldiği yerde ticarete geriden başlayıp, bulunduğu yerin önemini bile kendisine 3 senede zor anlatabilmiş ve maalesef meslekdaşım olan zatı tanımaya çalışalım burayı geldiği ortadoğu ülkesinde olduğu gibi, insanlarımızı da kendisi gibi kolay kandırılabilen sanıp, hareket halinde... her cümlesi "ya haci" diye başlar. rakip yem markalarını "inek yemi" diye tanımlar, "içinden fare çıktı" bile der. rakip ürünleri alenen kötülemekten kaçınmaz bok atmayı iş sanır, öyle görmüş ortadoğuda ne yapsın. hiç üşenmez, ne yalan hikayeler uydurup yine üşenmeden herkesi telefonla arayıp yalanlarını yaymaya çalışır. en aptalcası da insanların bu ucuz şark kurnazlıklarını yediklerini sanır, ama kendinden başka kimse yemez ama bizim gafil bunu bile göremez öyle inanmıştır ki içinde yaşadığı yalan dünyaya, insanların kendisi hakkındaki düşüncelerini bile fark edemez. hayatında en yakınındaki insan bile kendisinden utanır ama o hala aldatmayı erkeklik sanır hertürlü üçkağıt vardır ama en imanlı pozlarda da odur, ama düşünmez bu kadar kötü enerjinin, hayatın ailesine getirdiklerini bile...fark edemez... sen ancak kendini kandırırsın be ucuz şark kurnazı!
18\11\2010 SPORDAN SORUMLU DEVLET BAKANI SAYIN FARUK NAFIZ ÖZAK'IN DİKKATİNE; Konu: Türk gençliğinin spor yapma hakkının elinden alınması, kısıtlama getirilmesi. Anayasa, Gençlik ve Beden Terbiyesi kanunlarında ilgili hükümlerle her Türk gencinin spor yapma hakkını teminat altına alınmıştır. Binicilik Federasyonu'nun uygulamaları bunu tekele almakta ve kısıtlamaktadır. Lisanslar, amaçlarının ne olduğu bilinmeyen yabancıların ve onların yandaşları olan, bu sporun yayılmasını istemeyen federasyon yöneticilerinin keyfi yaptıkları imtihanlarla verilemez. Bunun için ücret alınamaz. Binicilik federasyonu haricinde böyle bir uygulama yapan tek bir federasyon yok. Bu amatör sporcu lisansları temelde, ilgili bakanlık kurumu tarafından istatistiki bilgi için verilir, lisans uygulamaları yurt dışında da böyledir. Kategori adı altında yaptıkları imtihan tamamen saçma ve keyfidir. Her spor, kategorinin nasıl belirlendiğini tüzüklerinde bildirmiştir. Binicilik tüzüğünde de 2.2.1. Binici Kategorileri ve Kategori Yükseltme/Düşürme esaslarında gayet açık ve net belirtilmiştir. İmtihan diye bir şey söz konusu bile değildir. Her gün yok olan Türk biniciliği adına sizden talebim bu kanunlara aykırı keyfi uygulamalara bir son verdirmenizdir. Bu uygulamaların ne kadar bilinçli olarak biniciliği yok etmek için yapıldığını size tek bir örnekle sunuyorum; Yaklaşık nüfusu 70 milyon olan Türkiye'de 450 lisanslı binici mevcut, bunun yarısı zaten biniciliği bırakmış veya vefat etmiş, aktif binici 150 yi geçmez. Kıyaslamanız için 2 örnek daha vereyim; Fransa'da nüfus 60 milyon lisanslı binici sayısı 602 bin 548. İngiltere'de nüfus 50 milyon civarı lisanslı binici sayısı 401 bin 915. Gördüğünüz gibi Türkiye'de binicilik yok edilmiştir ve utanmadan yok ettikleri binicilik için 4 milyon TL civarında bir bütçe harcanmaktadır. Bu size normal ve mantıklı geliyor mu? Sorarım 150 kişi için 4 milyon bütçe ve de Balkanlar'da koşan bir takım bile yok. En son Sofya rezaletinde olduğu gibi(Belgesi ektedir). Bari bu 150 kişi de malikânelerinin arka bahçesinde at binsinler. Bu milleti komik duruma düşürmesinler ve atına yem alamayan, para bulamadığı için lisans alıp bu sporu yapamayan insanlardan zorla sızdırdıkları paralarla kendilerini eğlendirmesinler. Gereği için saygılarımla. A. Yavuz ERKANLI Bilgi için: Baş müfettiş Kadir Kemaloğlu Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Tüm binicilik kulüpleri Basın yayın spor servisleri
tarih
26 Kasım 2010 18:39
gönderen
akhal-tekehorsecenter.com
Saygi Deger Meslektaslarim,Turkiyede At Biniciligine Emegi Gecmis Butun Arkadaslara Once Selam Eder Saygilarimi Sunarim.
Turk Atciliginin Istenen Seviyeye Gelmesi Icin Hep Birlikte ve Bir Arada Olmamiz Gerektigini ve Yaptigimiz Butun Yeni Aktivitelerde Karsida Degil Yan Yana Olmamiz Geregini Kendimde Turk Atcilgina ve Turk At binicilerine Bir Borc Bilerek Bu e mail i Sizlere Yaziyorum.
Dunyadaki Binicilige Bakinca,Atcilik ve Binicilik Konusunda Biz Cok Gerelerde Kaldik,Rakamsal Sayilarda Avrupaya bakinca % 3 Dunyada Binilikte En Gerilerde yer aliyoruz,Bunun Sebebi Butun Ferdi Calismalardir,Isterdimki Bizimde Her yil Buyuk Bir Fuarimiz Olsun Bizimde At binis Malzememizi Hic Baska Ulkeden Aramayalim,Atimiz Hastalanndiginda Bu ilaci Nerden Bulalim Diye Yada Hangi Veterner At konusunda Uzman Arayisinda Olmayalim,Kim Istemezki At Binicilik Dersi Verecek Gercek Uzman Arkadaslarla Calisalim ? Kim Istemezki Atim Iyi Bir Hoca Tarafindan Egitsin ? Bunlara Yuzlerce Seyi Ekleye Biliriz.
Bir Dusunun Hangimiz Kac Tane At Kaybettik bir Ilac Yuzunden ?
Hangimiz Veterner Armadik Elimizde Olan Hic Bir At deneyimi Olmayan Veternerlerle Calismak Zorunda Kaldik,
Hangimiz Bir Eger Almak Icin Yurt Disindan 10 Kat Fazla Fiyat Odemedik ve Istadigimizi degil Verileni Almak Zorunda Kaldik,
Hangimiz Atin Sirtina Bu eger olurmu diye sormadan Profesyonel Olmayan Sahislardan Nutuk dinlemedik,Eger Ata Gore degil Biniciye Olcup verenleri Gormedik,
Tabiki Bunlar Daha Cok Uzar Bunlari Gorerek Artik Bir Arada Olup Istedigimizi Yapmanin Zamani Geldi Diyerek Turkiyede Olmasi Gerkenleri hep Birlikte Turkiyenin Neresinde Oldunun Onemi Olmadan Bir Araya Gelip ULUSLAR arasi Fuarlar,Yarislar,Konferanslar,Guzel Turk Atlari Yetitirelim,demenin .Sizce Zamani Geledimi
Iyi Calismalr Diler Hepineize Biraz Dusunun Derim......!
Ercihan Dilari
Akhal-teke Horse Center
Yavuz Erkanlı'dan 18.11.2010 TBF GENEL KURUL DİVAN BAŞKANLIĞINA Konu: Türkiye Binicilik Federasyonu Ekim-Aralık 2008,2009, Ocak-Eylül 2010 faaliyetleri adı altında yayınlandığınız utanç raporu hakkındaki düşüncelerim. 2009 dönemi 1. TBF 2005 yılında FEI ile işbirliği yaparak başlattığı FEI Coaching System kapsamında bu güne kadar oldukça önemli gelişmeler sağladı. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yapılan 1. seviye kurslarına 68 antrenörümüz katıldı ve bunlardan 10 antrenörümüz FEI tarafından 2. seviye kurslarına çağırıldı. Bu kursu da başarıyla tamamlayan 2 antrenörümüz (Serra Önkal ve Fuat Ünver) FEI tarafından Tutor (Eğitmen) olarak atandılar. Aynı zamanda yürürlüğe konan Antrenör Eğitim Yönetmeliği, "FEI Coaching System" ve Ulusal Eğitim Sistemi arasında bir denklik oluşturularak antrenör eğitim sistemimiz yenilendi. Bu kapsamda yetki ve sorumluluğu tamamen TBF‟ye ait olan Ulusal 1. kademe Antrenörlük Kursları 2009 yılında uygulamaya konarak ve yıl içinde Istanbul, Ankara ve Antalya‟da toplam 8 adet kurs düzenlenerek 125 antrenör adayı eğitime tabi tutuldu. 1. FEI Coaching sistemi Türk biniciliğine ne fayda getirdi.50 yıldır bu sporla uğraşan biri olarak söyleyeyim, hiçbir katkı getirmemiştir. Düzenlediğiniz kurs ve eğitimlere herkes kendi parası ile katılmıştır ve bir günde üç dört saatte ne öğrettiğinizi ve ne öğrendiklerini çok merak ediyorum. Hiçbir şey öğretilmediğini ve öğrenilmediğini çok iyi biliyorum. Kendi işletmemden de gidenler oldu, çay kahve içip günü öldürüp geldiler. Federasyon aklı sıra kâğıt üzerinde göz boyadı, faaliyet olarak yazmış. 2. İstanbul‟da, 1 adet FEI Level I ve 1 adet FEI Level II olmak üzere toplam 2 adet FEI kursu organize edildi. Ayrıca Kasım ayında organize edilen Level II kursu ile beraber, Serra Önkal ve Fuat Ünver‟in de davet edildiği, FEI Tutor kursu da İstanbul‟da düzenlendi. 2. Gene davet ve faydasız bir toplantı 3. Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen uygulama ve "Türk Yıldızları Projesi" kapsamında yıldız kategori binicilerimizden 9 sporcumuz Avrupa Şampiyonası öncesi hazırlık kampı ve ileriye dönük tecrübe kazanımı kapsamında Hollanda‟da 3 hafta süren bir kampa dahil edildiler. Emile Hendrix ve Ömer Karaevli‟nin kamp antrenörlüğü yaptığı projede yıldızlarımız uygulamalı eğitimler alarak yurt dışında yarışma ve çalışma parkurlarına katıldılar. Büke Yıldız, Ömer Ersin, Aslı Savaşkan, Buse Şamlı, Belis Memik, Emir Delikan, Maya Beard, Ece Uyanık, Erol Akbaş kamp ve şampiyona sonrası büyük tecrübelerle yurda döndüler. 3. Hollanda da parayla tatile yollandılar. Gidilen yeri kim buldu, kim aracılık etti, giden çocuklar kimlerin çocukları. Günde kaç saat ne çalışması yapmışlar, ne tecrübesi kazanmışlar. Emil Hendirix ve Ömer Karaevli kim? Bu kamp onlara mı ait? Büyük tecrübelerle yurda dönmüşler, kimin ölçüsüne göre bu tecrübeler, merak ediyorum. 4. Yılın en başarılı şampiyona haberi yıldızlarımızdan geldi. Belçika‟nın Moorsele şehrinde düzenlenen Avrupa Engel Atlama Şampiyonası‟nda takımımız Belis Memik, Aslı Savaşkan, Ömer Ersin ve Büke Yıldız ile temsil edilirken Maya Beard ise ülkemiz adına ferdi olarak yarıştı. Takım yarışmasında 3.lük için, Fransa ile koşulan baraj parkuru sonunda Türkiye şampiyonayı 15 ülke arasında 4. sırada tamamladı. 2 4. Bilgim yok. 5. Avrupa Engel Atlama Şampiyonası (Gençler / G. Yetişkinler): Hollanda‟nın Hoofddorp şehrinde düzenlenen şampiyonada genç milli takımımız: Yusuf Huysal, Derin Demirsoy, Atahan Deliormanlı‟dan oluşurken sporcularımız ilk kez takım olarak katıldığımız şampiyonadan büyük tecrübelerle döndüler. Aynı şekilde genç yetişkinler kategorisinde binicimiz Çağrı Başel de ülkemizi başarıyla temsil etti. 5. Başarıyla temsil etmişler netice ne, sonuncumu oldular, elendiler mi? Müsabakalara katılmak bile başarımı oldu, seviyemiz bu kadar mı düştü? Yazacak bir derece olmadığından katılmayı bile başarı olarak göstermeye mi başladınız. Yakında herhalde seyirci olarak katıldık çok takdir ve alaka topladık diyeceksiniz ve başarılarınıza ilave edeceksiniz. 6. Avrupa Engel Atlama Şampiyonası (Ustalar): Binicimiz Ömer Karaevli Windsor İngiltere‟de düzenlenen şampiyonada ülkemizi ferdi olarak temsil etti ve farewell yarışmasında 13. oldu. 6. Ömer Karaevli kimdir, kimle ticari veya dostluk ilişkisi vardır? Türk vatandaşlığından Hollanda vatandaşlığına geçmiş, orada yaşayan, Türkiye'ye hiç gelmeyen, Türkiye de ikametgâhı bile olmayan TBF'nin binicilik lisansına bile sahip olmayan, Hollanda da küçük çaplı bir çiftlikte at ticareti yapan Türkiye de ki bazı kişilere at satan biri, nasıl oluyor da BİNİCİMİZ oluyor Hollanda'dan izin aldınız mı? 70 milyon Türk evladından kimseyi bulamadınız mı da, Hollanda vatandaşlığını seçmiş birini buldunuz? Bide hangi başarı kriterlerine göre Türkiye'yi temsil için bu şahsı seçtiniz. Kim seçti? Kim gündeme getirdi? Kim önerdi? Ki bu kişi Avrupa da vasat bir binici bile değildir. Bu sorulara cevap verinde herkes gerçekleri ve sizleri tanısın. 7. Avrupa At Terbiyesi Şampiyonası (Gençler): Ermelo, Hollanda‟da düzenlenen organizasyonda ülkemizi genç milli takımımız Alp Karlıova, Zeynep Ülgezen, Yasemin Kap başarıyla temsil ederken Türkiye yine ilk kez bu seviyede takım olarak temsil edildi. 7. Gene başarıyla temsil etmiş. Başarı sizce ne açıklayın, müsabakalara katılmak mı? Yazıklar olsun katılmayı bile başarı diye bu rapora yazıyorsunuz ve neticelerini yazmaktan utanıyorsunuz. Neticeleri neden yazmıyorsunuz? 8. Avrupa At Terbiyesi Şampiyonası (Pony): Rotem İbrahimzade ülkemizi bu dalda ilk kez katıldığımız Pony şampiyonasında temsil etti. 8. Gene aynı hikâye katılmış, ne almış sonuncumu, elenmiş mi? Bari yazmayın ki kaçıncı olduk sorusuyla muhatap olmayın. Hayret galiba cevabı, sizi bile utandırıyor. 9. Engel Atlama Dünya Kupası Finali: Hasan Şentürk, SIEC Concept isimli atı ile Nisan ayının ikinci haftası Las Vegas‟ta ülkemizi toplamda 60 bin seyircinin izlediği Dünya Kupası‟nda başarılı bir şekilde temsil etti. 9. Boş işler yazmaktan sıkılmıyorsunuz. Faaliyet yaptık demek için başarısızlıklarınızı yazdığınızın ne zaman farkına varacaksınız? Başarılı bir şekilde temsil etmiş, nasıl yani ata binerken ceketini mi iliklemiş? Derecesi ne onu yazın insanlar hikâye değil dereceleri duymak istiyorlar. Başarı derecedir, Angajman ücreti yatırıp müsabakaya katılmak değil. Yazık size federasyon olarak bu kadarını da mı bilmiyorsunuz. 3 10. Bosphorus Cup: SIEC tesislerinde gerçekleştirilen CSIO3*-W müsabakalarında Sencer Can, Hasan Şentürk, Sencer Horasan ve Çağrı Başel‟den oluşan Türk takımı 3. oldu. 10. Evet, kendi sahamız ve müsabakamız tebrikler bayağı uluslar arası bir derece. Kaç takım girdi onu da yazın. 11. Balkan Tour: Bu yıl ilk kez düzenlenen organizasyonda sporcular: Atina (YUN),Pietra Neamt (ROM) ve Albena(BUL) ayakları sonrasında final için İstanbul‟da bir araya geldiler. Yaklaşık 42,000 € ödül ikramiyesinin dağıtıldığı organizasyonda Balkan Tour galibi, Bulgaristan‟dan Asparuh Atanasov olurken müşterek ikinciler milli takım binicilerimizden Avni Atabek ve Sencer Horasan oldular. 11. Bravo doğrusu. 12. SIEC FEI World Youth Series Final: Aynı zamanda Avrupa Şampiyonası gençler kalifikasyon yarışması da olan final müsabakalarında Türk ekibimiz ikinci sırada yer aldı. Ayrıca Derin Demirsoy da Grand Prix birinciliğini kazanarak bu yıl 3. büyük junior yarışmasını kazanmış oldu. 12. Sevil hanımı tebrik ederiz. 13. Balkan Şampiyonası: Genç Yetişkinler ve Ustalar kategorisinin ülkemizde düzenlendiği şampiyonada Genç Yetişkin takımımız (Çağla Buzluk, Güneş Sarmat,Atahan Deliormanlı ve Çağrı Başel) 3.lüğü elde ederken ferdi sıralamada Çağrı Başel 3. oldu. Ustalar kategorisinde ise milli takımımız Yunanistan‟ın ardında gümüş madalya alırken ferdi sıralamada Filip Amram ikinci sırada yer aldı. 13. Detayları açıklayın. 14. Romanya‟nın Pietra Neamt şehrinde yapılan CSIO2*-W müsabakalarında Avni Atabek, Filip Amram, Ülkan Delikan ve Sencer Horasan‟dan oluşan takımımız 1. oldu. 14. Tebrik ederiz. 15. Ekim ayında Atina‟da koşulan CSIO3*-W müsabakasında Sencer Can, Ömer Karaevli, Avni Atabek ve Filip Amram‟dan oluşan milli takımımız Belçika ve İtalya gibi önemli 8 takım arasında 3.lüğü elde ederek yeni bir başarı daha elde etti. 15. Ömer Karaevli milli takıma nasıl seçildi anlatın. Herkes bilsin kendisi federasyonumuzun lisanslı binicisi bile değil. Sizler için çok özel biri olmalı. Türkiye ye bile bir kere gelmeden memleketi Hollanda'dan direk müsabakalara gidiyor masraflarını da sorgusuz sualsiz ödüyorsunuz. Yazık size yazık bu mu topluma yaydığınız spor? Hollanda da oturan birine rica edip Türkiye'yi temsil ettiriyorsunuz. 70 milyondan bir adam bulamadınız mı, ayıp utanın biraz. 16. Üniversite Eğitim Seminerleri: Türkiye Binicilik Federasyonu gerek altyapı yatırımlarının sporun amaçlarına uygun bir biçimde planlanması gerekse binicilik sporunun en önemli bileşeni olan spor eğitim uygulamalarının bilimsel bir anlayış ile icra edilmesi konusunda üniversitelerimizle sürekli kurumsal iş birliği içerisinde olmayı tercih etti. Zira Ata sporumuz biniciliğin üniversitelerimizin çatısı altında hayat bulması, Türk Biniciliğinin uluslararası alanda hak ettiği yeri alması ve dünya ile kalıcı bir rekabet içerisine girebilmesi için bu alandaki bilimsel araştırmaların başlayarak hız kazanması Federasyon olarak en öncelikli hedeflerimiz arasında oldu. Bu maksatla 2008 yılında hayata geçirilen projemizde üniversitelerimizde binicilik sporunun tanıtımına yönelik eğitim ve seminerler düzenlenmektedir. 14 üniversitemizde verilmiş olan seminerlere ek olarak Federasyonumuza konu ile ilgili 33 üniversitemizden davet talebi ulaştı. 4 16. Ata sporu demeye sıkılmıyor musunuz? Yok ettiğiniz ata sporu yabancılara başka eğlence bulamayan zenginlere teslim ettiğiniz spor desenize bari. Cesur olun hedef saptırmayın. 17. Frederic Cottier TBF Milli Takımlar Sorumlusu ve Ekip Şefi olarak, Alexandru Iavorovski ise Spor Direktörü olarak TBF‟de göreve başladı. FEI Uluslararası pist şefi, olimpik binici ve antrenör Frederic Cottier TBF Engel Atlama Milli takımlar sorumlusu ve Ekip Şefi olarak Haziran ayında göreve başladı. 17. Ve işte size Türk biniciliğinin teslim edildiği ve Türk biniciliğini kurtaracak kahramanlar. Bu arada at ticareti yapan Frederic Cottier ve Alexanduru Lavaroski, onlara bir şey demek istemiyorum çünkü halimize yeteri kadar gülüp eğleniyorlar. Bari bu zevklerini daha azdırıp dedirtmeğinki ''Be kardeşim o kadar acizsiniz ki işsiz boş otururken ne gelip bizden medet umdunuz? Biz mi iş istedik siz gelip rica ettiniz'' . Sıradan iki Avrupalı halen bu tip yüzlercesi boş geziyor, iş arıyor, at satmaya geçinmeye çalışıyorlar burada gördükleri itibar kendilerini bile şok ediyor. 18. Aynı şekilde yeni spor direktörümüz, Alexandru Iavorovski Mart 2009‟da TBF bünyesinde göreve başladı. Iavorovski, FEI uluslararası engel atlama, 3 günlük yarışma, atlı dayanıklılık ve atlı araba sürüş disiplinlerinde hakem. 3 günlük yarışma va atlı dayanıklılık dallarında ise aynı zamanda teknik delegedir. 18. Lavaroski özgeçmişi atlı araba sürüş disiplini hakemi. Evet federasyona en lüzumlu branş, adadaki faytonculara eğitim verdirirsiniz onları da denetim altına alırsınız artık. Hem de teknik delege, üç günlük atla dayanıklılık hakemi. Zaten bizim en çok katıldığımız ve iddialı olduğumuz branş. Kapadokya'daki rezaletini ayrıca yazacağım Lavaroski'nin ne yaptığını orda göreceksiniz. 19. UBOEM (Ulusal Binicilik Okulu ve Eğitim Merkezi): Ülkemizde biniciliğin ileri boyutlara ulaşmasını sağlayacak en büyük alt yapı projesi "TBF Ulusal Binicilik Okulu ve Eğitim Merkezi" için start verildi.. Ankara‟daki Beştepe Binicilik Tesislerinde GSGM‟ye ait tesislerin kullanım hakkı, Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile Türkiye Binicilik Federasyonu arasında 16.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren bir protokol ile Federasyonumuza devredildi. Bu doğrultuda söz konusu tesislerde alt yapı hazırlık çalışmaları kapsamında, çadır manej ve saha düzenleme gibi faaliyetler için 103,825.-TL bedelli harcamalar yapıldı. Türk Biniciliği için önemli bir adım olan okulun devreye girmesiyle Türkiye‟de binicilikte yeterli eğitime sahip olmadıkları için istenen rekabet seviyesine ulaşamayan binicilerimize bundan böyle katkı sağlayacak bir merkez oluşturulması yolunda ilk adım atıldı. 19. İzmir 'e 250 bin TL ama ülkemizin yegâne ''TBF Ulusal Binicilik Okulu ve Eğitim Merkezi'' siz söylüyorsunuz ve harcadığınız para 103 bin TL iyi bir orantı, verilen değer ve önem açısından. Galiba sizler ne konuştuğunuzun, ne yazdığınızın ve ne yaptığınızın farkında bile değilsiniz. Çevrenizde farkında olabilecek birileri demi yok hep kendinize uygun yandaşlarınızı mı topladınız bu özel federasyon kulübünüze. 20. Bu yıl at terbiyesi disiplinimiz ve sporcuları açısından da başarılı bir yıl oldu. Koşulan bölge ve Türkiye Şampiyonaları haricinde at terbiyesi sporcularımız özel unvan kupalarına da iştirak ettiler. Kaybettiğimiz önemli değerler olan Celal Barlas, Esin Zembilci ve Rafet Can adına düzenlenen at terbiyesi kupaları sahiplerini buldu. Ayrıca bir çok sporcumuz özel sponsorluklar ve federasyonumuz katkısıyla yurt dışında antreman ve klinik imkanı buldu. 20. Başarılı bir yıl, kaç uluslar arası müsabaka, kaç derece rakamları unutunuz herhalde. Unuttum yurtdışında antrenman ve klinik… O kadar başarılıyız ki Türk toprakları az geldi mi de yurt dışında antrenman yapıyorsunuz nede olsa toprağa farklıdır. Parada bol, hesap soranda yok, eşe dosta yurt dışında tatilin ne sakıncası var klinik tedavide yanında eşantiyon. 5 21. 2008‟de Bursa ve Adana tesislerimizden sonra, 2009‟da da İzmir Atlıspor Kulübü sahasını uluslararası yarışma standartlarına getirdi. 21. İzmir zaten başlı başına başarı zenginler ve başkanın kulübüne 250bin TL bağış. Hakikaten size emanet edilmiş bu bütçeyi taraflı ve keyfi dağıtmak oldukça beceri ve sorumluluk isteyen bir iş yazık ki bu başarınıza gölge düşürmek isteyenler var ve dedikodu yapıyorlar; Sn. bakanın talimatı ile vermişsiniz doğrumu? 22. Balkan At Terbiyesi Şampiyonası: Bulgaristan‟ın Plovdiv şehrinde yapılan şampiyonada takım sıralamasında tüm takımlarımız gümüş madalya alarak başarılı sonuçlar elde ettiler. Ferdi sıralamada usta kategorisinde Ferhat Yavaş altın madalya alırken, Zeynep Ülgezen gençlerde bronz madalyanın sahibi oldu. Aynı şekilde yıldız kategorisinde Rotem İbrahimzade gümüş, Leyla Ateş ise bronz madalya kazandılar. Ferhat Yavaş 2008-2009 yıllarında iki yıl üst üste ustalar kategorisinde Balkan At Terbiyesi şampiyonu olan tek Türk sporcu oldu. 22. Tebrik ederiz. Faaliyet dönemi 2010 1. TBF Başkanı Armağan Özgörkey Avrupa Binicilik Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi seçildi. Türkiye Binicilik Federasyonu Başkanı Armağan Özgörkey, Avrupa‟daki 27 ülkenin katılımıyla 18 Şubat 2010 tarihinde kurulan Avrupa Binicilik Federasyonu (EEF)‟nun ilk yönetim kurulu üyelerinden biri oldu. Yeni kurulan EEF, Avrupa ülkelerinin Uluslararası Binicilik Federasyonu (FEI) içindeki sesi olmayı ve bölgesel federasyonlar arasındaki iletişim, işbirliği ve anlayışı geliştirmeye katkıda bulunmayı planlamakta. 1. Arkanızda başarı listesiyle bir yere gelirseniz saygınlığınız ve gücünüz olur yoksa boş bir geçmişle kurula girseniz ne olur? Kim size saygı gösterip değer verir? Orada bir dekor gibi kalırsınız. Dürüstlük ve başarı insanı konuşturur. Binicilikte başarılara imza atmış bir ülkeyi temsil edersiniz de bir ağırlığınız olur yoksa biniciliğini yok ettiğiniz bir ülkenin temsilcisi olarak onların kullanacağı biri olursunuz. 2. Avrupa Binicilik Federasyonu (EEF) 2. Genel Kurulu İstanbul‟da yapıldı. EEF (Avrupa Binicilik Federasyonu) Genel Kurulu ve Yönetim Kurulu toplantısı toplam 41 üye ve 6 kurucu ülkenin katılımıyla İstanbul‟da gerçekleşti. Yapılan oylama sonucunda Federasyon Başkanımız Armağan Özgörkey yeniden EEF Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. 2. Ev sahipliği yaptığınız masraflarını cömertçe karşıladığınız ve binicilikte hiçbir ülkeye tehdit oluşturmadığınız bir toplumda artık kurul üyeliğine bırakında alsınlar. Dediklerini yaptıracak sizden daha iyi birini nerden bulacaklar. 3. Türkiye Binicilik Federasyonu Yönetim Kurulu, Sayın Cumhurbaşkanımızı 1 Mart 2010 tarihinde ziyaret ederek Türk Biniciliği‟nin daha geniş kitlelere ulaştırılarak yaygınlaştırılması kapsamında oluşturduğu sosyal ve sportif içeriğe sahip projelerini sundu. Cumhurbaşkanımıza TBF‟nin UBOEM, Geleneksel Türk Atı, Atım Kanadım, ve İstikbal projeleri hakkında bilgi aktarıldı. 3. Hele bu başarılarınızda binicilik tarihine geçeceklerden biri 8bin TL masrafıyla nezaket ziyareti eminim Sayın Cumhurbaşkanımız bunu bilse ''ben sizi aldırayım bu parayı spora harcayın'' derdi. Gerçek olmayan hikâyeler. Geleneksel Türk atı ne bunu birde sayfanızda bizlere anlatın bunu lütfen. Bindiğiniz yüksek fiyatlı Avrupa atların geçmiş kökleri mi? Atım kanadım tedavi projesi biniciliğin spor kısmını bitirdiniz atla tedavi sektörüne geçtiniz herhalde artık sağlık bakanlığına 6 bağlanıp sakatlar federasyonuyla birleşirsiniz. Anlaşılan asli işleriniz bitti, Türk biniciliğini dünyada korkulur hale getirdiniz ve nede olsa atalarımız at üstünde fetihler yapmış diye duyurdunuz sizde ata sporumuzun son temsilcisisiniz. 4. Eğitim ve Seminerler: a. 2010 yılında yapılan 4 adet Ulusal 1. Kademe kurs ile toplam 99 antrenöre eğitim verildi. b. Yıl boyunca hakem güncelleme, milli hakemliğe terfi kursları açıldı. c. Pist şefliği güncelleme ve terfi kursu açıldı. d. İlk defa At Terbiyesi Balkan Tur düzenlendi ve yarışma sırasında FEI Uluslararası At Terbiyesi Hakemleri Dieter Schule ve Rolf Beutler Bath tarafından antrenör ve hakemlerimize kurs verildi e. İlk defa Belçika Ülke Baş Komiseri Jean Pierre Quisquater tarafından Saha komiserlerimize komiserlik semineri verildi. f. İlk defa Kapadokya‟da Atlı Dayanıklılık Balkan Şampiyonası yapıldı ve Şampiyona sırasında FEI hakemi Bo Kjellgren hakem ve komiserlere, Hallvard Sommerseth de veterinerlere FEI uluslararası kursu verildi. 4. Dieter Schute,Rolf Bevtler Bath,Jean Pierre Quisguater, Bo Kjellgren, Hallvorel Sommerseth hiç zırnık kadar milliyetçiliğiniz, Türklüğünüz de yok mu sorarım size. Ata sporu dede, sporu ağzınızdan düşürmüyorsunuz bir tane numunelik Türk bulamadınız mı ne kadar cahil bir ülkeymişiz meğerse. Bu yabancılara çok mu hayransınız aralarında kendi ülkelerinde size yer vermedikleri için mi burada bunlara federasyonu ve biniciliği bu kadar peşkeş çekiyorsunuz, gittiğinizde size yakınlık göstersinler diye mi. Bu kadar mı eziksiniz. Şu faaliyet raporu diye yazdıklarınızı okudukça bir Türk ve atçı olarak yaptıklarınızdan ben utanıyorum. Bırakın Avrupalıların size ödev olarak verdiklerini okumayı da, TBF'nin geçmişini çok kısıtlı imkânlarla neler yaptığını okuyun, ata sporu dediğiniz atalarımızın kemiklerini sızlatmayın. 5. Avrupa Üç Günlük Yarışma Genç Yetişkin Şampiyonası‟na ilk defa Simge Özaltındere isimli binicimiz katılım hakkı elde etti. 5. Bu kadar kısıtlı imkânla binlerce kişinin arasından yükselip katılım hakkı elde etmiş sayenizde büyük başarı ne demeli sonrası ne oldu yazmayı mı unutunuz dereceyi? 6. Dünya Genç Atlar At Terbiyesi Şampiyonası‟na ilk kez Ceylan Avinal isimli binicimiz katıldı. 6. İnanılır gibi bir başarı değil dereceyi de açıklayın alçak gönüllülük mü yapıyorsunuz? 7. İlk defa Türkiye‟de, Klassis‟te yapılan Balkan Tur At Terbiyesi Yarışmaları‟na, Rotem İbrahimzade, Karla Nahmiyas, Dorina Drowniak, Yasemin Kap, Osman Hazinedaroğlu, Ayhan Ökmen, Cem Narin, Hüsamettin Özcan, Zeynep Ülgezen, Selen Efe, Alp Karlıova, Deniz Öktem, Lina Uzunhasan, Tess Çetin, Deniz İşanlar, Ekin Karahan, Elif Özşahin ve İrem Yılmaz katıldılar. 7. Bırakın yuvarlak konuşup yapılanı bir iş gibi göstermeyi müsabakalar da dereceler açıklanır, gerisi boş konuşmadır. Ciddi insanlar konuşmalarını derecelerle yapar. Tülü hat sanatıyla vakit ve raporda sayfa doldurmak için değil. 8. Yüzbaşı Çağlar Çırnaz, Binbaşı Erdoğan Altan, Astsubay Özhan Sezer ve Oktay Köprü ile Özen Özkan‟dan oluşan milli binicilerimiz Eskişehir‟de yapılan Balkan Tur Üç Günlük yarışmasına katıldılar. 7 8. Gene aynı hikâye başka katılanları da yazın, yoksa katılanlar da mı yoktu, başka derecelerden bahsedin kendi ülkemizde kendi takımımızın derecesi ne? 9. Temmuz ayında Yunanistan‟ın Katerini şehrinde yapılan At Terbiyesi Balkan Şampiyonası‟na 3 kategoride yarıştık, (Yıldızlar Takım: Tess Çetin, Lina Uzunhasan, Ekin Karahan, İrem Yılmaz, Ferdi: Elif Özşahin) (Gençler Takım: Zeynep Ülgezen, Selen Efe, Alp Karlıova, Deniz Öktem) (Ustalar Takım: Yasemin Kap, Osman Hazinedaroğlu, Ferhat Yavaş, Ferdi: Ayhan Ökmen ) Sporcularımız gençler ve ustalarda gümüş madalya kazandılar. Zeynep Ülgezen Ferdi Balkan İkincisi olurken Ustalar da Ferhat Yavaş balkan 4‟üncüsü oldu. 9. 2010'un verimli müsabakası herhalde tebrikler. 10. Türk Milli Takımı ilk kez Dünya Şampiyonası‟na katıldı. Modern binicilik tarihimizde ilk kez Dünya Binicilik Oyunlarına 6 sporcumuz katılım hakkı elde etti (Sencer Can, Sencer Horasan, Gerry Flynn, Çağrı Başel, Filip Amram ve Ömer Karaevli) . Çağrı Başel, Gerry Flynn ve Ömer Karaevli‟den oluşan Milli Takımımız Kentucky – Lexington, ABD‟nde yapılan 2010 Dünya Binicilik oyunlarında Türkiye‟yi temsil ettiler. Ayrıca alınan başarılı sonuç sayesinde 2011 de yapılacak özel kalifikasyon müsabakasında elde edilecek başarıya müteakip, milli takımımızın 2012 Londra Olimpiyatlarına katılım fırsatı doğdu. 10. Evet gene Çağrı Başel hariç milliyetsiz bir milli takım ve gereksiz bir rezalet. Soruyorum Gerry İrlanda'ya gidince oradan mı takımı temsil edecek veya gitme kal senin yerine Türk binicimiz yok diye yalvaracak mısınız? Ömer Karaevli en son ne zaman Türkiye'ye gelmiş TBF'nin sayfasında bu isimde lisanslı birisi yok. İtibarı ve seçilme nedeni ticari ilişkilerden ve dostluklardan mı kaynaklanıyor? Ömer Karaevli en son T.C sınırları içerisinde nerde ve ne zaman müsabaka koşmuş hadi vazgeçtim at binmiş mi? Kim görmüş? Nasıl takıma seçilmiş? Avrupa da zaten sıradan bir binici olduğunu ve çiftlikte at ticareti yaptığını biliyoruz.Kentucky'den nasıl başarılı sonuç diye bahsedebiliyorsunuz hiç utanma kalmadı mı? İnsaf artık size söyleyecek laf bulamıyorum. Yüreğiniz el veriyorsa anlatsanıza rezeliğinizi. İkinci gün ne oldu? Neticeler ne? Sıralamayı anlatın. Bırakın yalanı, neymiş ''Türkiye'yi temsil etmişler ayrıca alınan başarılı sonuç sayesinde'' bu yuvarlak laflarla değil sıralama da kaçıncı olduklarını YAZIN. Şu söylediğinize bir bakın da utanın, bir milli kurumu temsil ediyorsunuz ''2011'de yapılacak özel kalifikasyon müsabakasında elde edilecek başarıya müteakip, milli takımımızın 2012 Londra olimpiyatlarını katılım fırsatı doğdu'' yazdığınız aynen bu. Şimdi 2011'e ne zaman girdik? Nasıl kazandık? Ve de 2012 Londra olimpiyatlarına hak kazandık. Söylenecek çok şey var da söylemek istemiyorum, akıl ve şuurunuz yerinde mi henüz 2010 yılındayız, diyelim 2011'de bu milliyetsiz milli takımınızın başarısını nasıl garantiye aldınız da böyle konuşabiliyorsunuz, bilmediğimiz ilişkileriniz mi var, falcı mısınız? İnsanları saf mı sanıyorsunuz? (Bir tarihte araç plakalarına Avrupa Birliği yıldızları ilave oldu diye Avrupa Birliğine girdiğimizi sanan saflar Avrupa'ya gitmek üzere Kapıkuleye gitmişlerdi ancak gazetelere eğlence konusu olmaktan başka bir yere gidemediler) bence saf olan sizsiniz bu yazdıklarınızı iyi ki magazin gazeteleri görmüyor. Bu rezilliğin sahnelenmesi için federasyona kaç bin Euro harcattınız 50 bin mi, 100 bin mi, kaç bin Euro AÇIKLAYIN. Sonra da gariban Erkan Demir gibi insanlara üç kuruşluk mazot parasını bile ödemeyin, tabi amcaları, ağabeyleri yok zenginler kulübüne üye değil, 100 veya 200 bin Euro'luk Avrupalı cambazlardan alınmış atı yok, yarış yerinden bedava alınmış sakat Arap atı, emeği ile iğleştirmiş üç kuruşluk at Alex kabul eder mi, siz eder misiniz? Yazıklar olsun sizin zihniyetinize ve sizin gibilerine. Sizde 8 sorumluluğunuzun gereğini yapın ve bu sorulara açıklık getirin veya bu milleti ve biniciliğini nasıl rezil ettiğinizi ve başarısızlığınızı kabul edin ve gidip kendi imkânlarınızla kendinizi tatmin edin. 11. Temmuz ayında Fransa‟da yapılan Avrupa Engel Atlama Yıldızlar, Gençler ve Genç Yetişkinler Şampiyonası öncesi Haziran ayı itibariyle yapılan kampa,yıldız binicilerimizden Adnan Onur, Buse Şamlı, Erol Akbaş, Kerem Armağan, Serra Kısadere, Sude Çankaya, Oğuz Dalmış, genç binicilerimizden Cenk Memik, Derin Demirsoy, Elif Güleç, Maya Beard, Yağız Tüzünalp, Serena Conway, Damla Seferoğlu katıldılar. Avrupa Şampiyonasında da Türkiye‟yi yıldızlarda Adnan Onur, Buse Şamlı, Kerem Armağan ve Sude Çankaya, takım olarak Serra Kısadere ise ferdi olarak temsil etti. Gençler kategorisinde sporcumuz Derin Demirsoy ülkemizi temsil etti. 11. Gene kamp ateşi etrafında tatil yapıp müsabakalarda ülkemizi temsil etmişler keşke etmeselerdi de ne seviyede olduğumuz bilinmeyen olarak kalsaydı. Hangi şehirde kimin aracılığı ile bulundu bu kamp yeri açıklayın. 12. Temmuz ayında Almanya‟nın Kronberg şehrinde yapılan Genç – Genç Yetişkin At Terbiyesi Avrupa Şampiyonası yarışmasına kalifiye olan Genç Milli Takımı Zeynep Ülgezen, Selen Efe ve Alp Karlıova ve Genç Yetişkinlerden Yasemin Kap yarışma öncesi Avrupa‟da kamp yaptılar. 12. Gene Avrupa da kamp kim buldu, kim seçti, kimin kampı, kimler gitti ödenen paralar ve neticesinde ne oldu? Yuvarlak geçiştirmeyin, açıklayamadığınız yönetim mantığınızı ilişkilerinizi açıklayın. Nasılsa ortaya bir şekilde çıkacak , hem de içinizden biri size ters düşünce açıklamaya başlayacak hiç şüpheniz olmasın.Hiç bir şey sonsuza kadar gizli kalmaz. 13. Temmuz ayında İngiltere‟de yapılan Pony At Terbiyesi Avrupa Şampiyonası‟na Rotem İbrahimzade, Dorina Drowniak ve Karla Nahmiyas, milli takım üyeleri olarak katıldılar. Şampiyona öncesi aynı sporcular Almanya‟da hazırlık kampı yaptılar. 13. Gene Avrupa da kamp ve müsabakaya katılmışlar. Kamp sonrası ne başarı ne başarı.Kamp baya faydalı olmuş gene dereceleri yazmayı unutmuşsunuz.Hatırlatmaktan bıktım ve yoruldum, bakın utanın.Artık bir müsabaka yazıldığında neticeleri de yazılır. Utanıyor musunuz? Durum utanç verici ise neden katılıyorsunuz? Federasyon parasını çarçur etmek birilerine menfaat temin etmek bazı tanıdıkları mutlu görmek ve de milleti uyuttuğunuzu sanıp iş yapıyor gözükmek için mi? 14. Bu yıl İlk defa Türkiye Şampiyonası 4 ayak ve 1 finalden oluşan lig puan sistemine göre yapıldı. k Kupası T.B.F.+ Istanbul Atlıspor Kulübü, Istanbul 14. Hayırlı olsun zor bir iş başarmışsınız, bakın yapmanız gerekenler için kimse size minnet borçlu değil, zaten göreviniz. Boşuna da yapmadınız, her birini ayrı ihale edip sorumsuzca harcayacağınız kaynak elde ettiniz. 15. Kış boyunca Milli Takımlar Ekip Şefi ve Baş Antrenörü Frederic Cottier ile düzenli sporcu taramaları yapıldı. 9 15. Şu utanç verici duruma bakın, milli takımı Türk olmayan Frederic Cottier diye bir şahıs seçiyor. Senelerdir adını ticari olarak duyduğumuz bir yabancı. Bu taramaları nasıl yapmış, yapmışta ne olmuş hangi seçtiği takım ne başarı elde etmiş, lütfen tekrar soruyorum az öz cevap verin. Hangi müsabaka, derece sıralaması? Tarih? Yer? Çok basit soru sadece rakam ve tarihlerle cevaplayın. Cottier'in ve sizin başarılarınızın gayet basit görüntüsü ortaya çıksın veya BAŞARISIZLIĞINIZIN. Yok değil mi vereceğiniz derece sıralaması, müsabaka ve tarih. Sonra bol yazılı faaliyet raporu. 16. Istanbul CSIO3*-W Uluslararası Binicilik Müsabakaları: Balkanlar ve Ortadoğu‟da 2010 yılının en büyük uluslararası binicilik organizasyonu olan müsabaka 10-13 Haziran tarihleri arasında Kemer Golf & Country Club‟da Federasyonumuz tarafından organize edildi. Istanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti faaliyetleri kapsamındaki organizasyonlardan biri olan yarışmalar 4 gün boyunca sürdü ve program içerisinde geleneksel atlıspor gösterileri de düzenlendi. İstanbul‟un sadece tarihsel anlamda değil aynı zamanda sportif alanda da bir başkent olduğunun bir kez daha kanıtlandığı yarışmalarda aralarında ABD, Belçika, İtalya, Almanya, Fransa,Bulgaristan ve Türkiye‟nin (Sencer Can, Hulki Karagülle, Ogan Sengel, Ülkan Delikan) olduğu 10 farklı ülkeden 120 at ve 90 sporcu katıldı. 16. Gerçekte yaşanan ve anlatılanlar hiç yazdığınız gibi değil burada uzatmıyorum at ile ilgili olanlar, onun da bir fiyasko olduğunu biliyor. 17. İstikbal Anadolu Atçılığını Geliştirme Projesinde, Geleneksel Spor Federasyonu ile müşterek Türkiye Atçılığını Geliştirme Komitesi kurularak, Anadolu‟da yaşayan dar gelirli ailelerin kabiliyetli çocuklarını topluma ve binicilik sporuna kazandırılması ile ilgili çalışmalara başlandı. 10 il pilot bölge olarak seçildi ve (Nevşehir, Ardahan, Gaziantep, Ordu, Muş, Mardin, Muğla, Kocaeli, Tekirdağ, Tokat) il müdürleriyle Kapadokya‟da toplantı yapılarak, projemiz hakkında bilgi verildi. 17. Neticesi ne oldu? Beklentiniz ne? Ciritçilere mi göz diktiniz? Kime maaş bağlayıp görevlendirdiniz? Onları da mı sömürüp bitirmeyi hedeflediniz? Bu kadar yayılmasanız da Cirit, Anadolu atçılığı, FEI, EEF, Avrupa, Amerika korkarım yakında Rusya ve Uzak Doğu'ya açılırsınız. Elinizdeki mevcut işleri bir halletseniz hesap verebilecek konuma gelip toplum içinde kafanız dik gezebilseniz. 18. Bulgaristan‟da koşulan Balkan Şampiyonası Engel Atlama Yarışmaları‟nda Buse Şamlı, Adnan Onur, Erol Akbaş ve Oğuz Dalmış'tan oluşan yıldız milli takımı Yunanistan'ın ardından ikinci olurken , gençler kategorisinde ise altın madalya Ömer Ersin, Emir Delikan, Dilara Yurttutan ve Elif Güleç'ten oluşan Türk ekibinin oldu. Bayanlar takım yarışmasında Sim Halulu, Aylin Yıldız ve Senem Kibar'dan oluşan ekibimiz olurken genç yetişkin milli takımımız altın madalyayı kazandı. (Burak Azak, Cenk Memik, Çağla Buzluk, Atahan Deliormanlı). Ustalarda ise Mert Alıcıoğlu, Sencer Can, Sencer Horasan ve Hulki Karagülle'den oluşan ekibimiz de altın madalya kazandılar. Türk milli takımları toplamda 5 kategorinin 3'ünü birincilikle tamamladılar. Şampiyona ferdi klasmanında gençler kategorisinde Yağız Tüzünalp gümüş Emir Delikan da bronz madalyanın sahibi oldular. Genç Yetişkinler kategorisinde ise Burak Azak altın madalya sahibi olurken Çağla Buzluk dördüncülüğü aldı. 18. Tebrikler. 19. Kapadokya‟da yapılan Balkan Atlı Dayanıklılık şampiyonasında Hakkı Yazıcı, Ali Ekber Ün, Mustafa Özer, Erkan Demir takım olarak, Çağlar Çırnaz, Çağlar Esin, Sergen Altun ferdi olarak yarıştılar ve Ekibimizden Erkan Demir ferdi sıralamada 6‟ncı oldu. 10 19. Olay tam bir rezalettir. Takım çıkaramadınız. Sabahın beşinde hor görüp Alex'in takıma almak istemediği ve almadığı Erkan Demir'i takıma aldınız. Kaldı ki bu şahsın ferdi katılmasını bile engellemeye kalktınız, atının nakliyesini yapmadınız müşkülat çıkardınız katılmaması için her türlü engeli koydunuz adam atı sırtında gene de oraya kadar geldi ve iyi ki gelmiş yarışı bitiren dereceye giren tek Türk oldu. Adamın mazot parasını bile halen vermediniz ama eşi dostu tanıdıkları Avrupa da çiftliklere antrenman adı altında tatile yollayabiliyorsunuz yazıklar olsun size. Konuları nasıl saptırıp milleti uyutmaya çalışıyorsunuz, Erkan Demiri çağırıp anlatsın gerçekleri. Kaldı ki zaten katılan ülkeler Romanya ve Bulgaristan'dı. Romanya'nın atı sorun çıkardığından katılamayacaktı, müsabaka iptal olmasın diye takıma at buldunuz ayıp çok ayıp. Hani Lavorovski faaliyet raporunuzun 18. Maddesinde ballandıra ballandıra anlattığınız Türk biniciliğini teslim ettiğiniz Lavorovski 'nin tüm yapabileceği bu rezalet mi? Seçtiği, eğittiği, kampa götürdüğü karşısında esas duruşta durduğunuz dünya bedel ödediğiniz Büyük Lavorovski'nin uygulama neticesi neymiş herkes gördü yazıklar olsun. Birde konuyu saptırıp gerçekleri gizleyip insanları kandırmaya çalışmayın. Artık utanın da bırakıp gidin eğlenecek başka şeyler bulun size söylüyorum hiçbir gerçek gizli kalmaz bakın daha çok olaylar gün yüzüne çıkacak. Kimse salak değil siz öyle sanıyorsunuz. 20. Uluslararası Engel Atlama Yarışmalarına Katılan Sporcu Sayılarımız: 2008 – 2009 yılları arasında angajman yaptığımız uluslararası engel atlama yarışma sayısı 35 iken, bu sayı 2009 – 2010 yıllarında 92 „ye, bu yarışmalarda angajmanı yapılan toplam sporcu sayısı 50 den 288‟e, FEI‟ye toplam kayıtlı at sayısı 76‟dan 430‟a ulaştı. 20. Şu verdiğiniz rakamlardaki kelime oyunlarına bakın siz insanları beyinsiz mi sanıyorsunuz alın size açıklama 35'ten 92'ye çıkmış, 35'te derece olarak ne netice alınmış, 92'de derece olarak ne netice alınmış herkes angajman yaptırır esas olan katılan sayısıdır çocuk mu kandırıyorsunuz? FEI toplam kayıtlı at 76'dan 430'a çıkmış aferin size kendi kendinizi ele verin Avrupa da almadık at bırakmadınız zaten bu atlar Avrupa'dan gelen FEI'ye kayıtlı atlar. Siz bu kadar iyi atı aldınız da ne yaptınız yazık. Bu kadar kaliteli atı alarak kendinizi ele verdiniz. Koşacak dört beş at kalmadı mı hepsini mi harcadınız biniciliğiniz yok da binemiyor musunuz? Yazık bu milletin paralarına. 400 at kayıtlıda Avrupa da koşan kaç tane var onu yazın. Yazık FEİ'ye ödediğiniz kayıt paralarına tam bir görgüsüzlük örneği bu kayıtlı atlardan kaç tanesi kaç uluslar arası müsabaka koşmuş? Madem koşan yok neden parasını ödeyip kayıt yaptırıyorsunuz, hava için mi. Gene hatırlatıyorum çocuk kandırmıyorsunuz kendinizi kandırıyorsunuz. Herkes ne kadar boş konuştuğunuzun farkında bir tek siz değilsiniz. 21. Sponsorluk: T.B.F. Kurumsal Sponsorları: Garanti Masters Özel Bankacılık, Petrol Ofisi, Hedef Otomotiv, D-Smart, Turk Hava Yolları, Bilyoner.com, Spor Toto Ayrıca yıl içinde yapılan faaliyetlere münferit olarak sponsorluk temin eden firma ve kuruluşlarımız: İstanbul 2010 Kültür Başkenti Fonu, Galatasaray Store, Galatasaray Pazarlama Ticaret San. Tur. Yat. ve Spor Faaliyetleri A.Ş., Kemer Golf & Country Club, Radyo D, Acıbadem Mobil Sağlık, LC Waikiki, Avanos Belediyesi, Nevşehir İl Müdürlüğü Garanti Masters Özel Bankacılık, geçtiğimiz yıllarda Türkiye Binicilik Federasyonu‟na sürdüre geldiği desteği arttırarak devam ettirdi. Milli Takımlar Ana Sponsoru Garanti Masters Özel Bankacılık, 2009 yılında Federasyonumuza sağladığı maddi desteği 2010‟da % 100 arttırarak sporumuza ve Türk Biniciliği‟ne vermiş olduğu önemi bir kez daha kanıtladı. Sponsorumuz, 2009 ve 2010 yıllarında sporcularımızın yurt dışı tecrübelerinin 11 arttırılması ve eğitimleri için Avrupa Şampiyonaları öncesinde düzenlenen tüm kamp programlarını bizzat takip etti. Bu eğitimlerde sporcularımızın en büyük destekçisi ve takipçisi oldu. Aynı zamanda spor atlarımızın sigortalanması konusunda da faaliyetler başlatan Garanti Masters Özel Bankacılık, binicilik sporunun ülkemizde gelişip yaygınlaşmasında büyük rol oynadı. Ayrıca "Atım Kanadım-Engellilere Atla Terapi" projesi kapsamında Galatasaray Store, Galatasaray Pazarlama Ticaret San. Tur. Yat. Ve Spor Faaliyetleri A.Ş kuruluşları tarafından verilen maddi destek sporumuzun engelli vatandaşlarımıza ulaşması ve terapisi konularında takdire değer katkılar sağlamıştır. 21. Sponsorların olaylara vakıf olmadığı belli. Verdikleri paraları keyfiniz için harcadığınızı daha fark edememişler. Olayların farkına vardıklarında haliniz nasıl olacak merak ediyorum. Ancak onları da bol vaat ve hayallerle kandırdığınızı görebiliyorum. Garanti masters neyse ki uyanık çıkmış sigorta primlerinden parayı geri almış. Hep sordum hiç cevap vermediniz siz de hatırı sayılır bir şirketin sahibisiniz az da olsa sizin de bir nebze sponsor olmanız gerekmez mi ve Sevil hanımın senelerce TBF web sayfasının altında logonuz yer aldı bunun için ne ödediniz, neden hiç bu soruya cevap vermiyorsunuz? Kaldı ki bunları yapmadığınız gibi üstüne üstlük tüm yurt dışı seyahatlerinizi lüks bir şekilde yapıp, lüks kokteyllerin otel masraflarını da federasyona ödettiniz, ayıp bari cebinizden ödeseydiniz. O cebinizdeki TBF başkanı kartını kullanarak ömür boyu size açılması imkânsız kapıları açtınız. Rezil etmenin dışında az bir şey de olsa sizde biniciliğe bir katkı sağlasaydınız. Başkanlığın sizlere getirmiş olduğu bütün nimetlerden fazlasıyla faydalandınız, insan utanırda karşılığında az da olsa katkıda bulunur. O binemediğiniz pahalı ithal atlarınızı imkânı olmayıp ta ata binemeyen gençlere verip destek olsanıza. Netice: Sizin faaliyet raporu diye sunduğunuz ve benim rezaletinizin raporu olarak gördüğüm rapor hakkında elli yıldır binicilikte kendi imkânlarıyla uğraşan bir atçı olarak her madde hakkında düşüncelerimi yazdım. Daha öncede yazdım ancak kendinizi dev aynasında gördüğünüz için ciddiye almadığınız yazılarımı Spor ve Gençlik Bakanlığı ciddiye almış olacak ki Sn. Bakan onayıyla bir başmüfettiş görevlendirmiş ve bu yaptıklarınızı incelemeye almış bulunmaktalar, neden bunu da sayfanızda ilan etmiyorsunuz. Bakın size tavsiyem bu sporu yeteri kadar rezil etiniz elinize yüzünüze bullaştırdınız zamanı Türkiye'nin aleyhine harcadınız, milletin parasını da keyfi zevkleriniz doğrultusunda harcadınız. Kendi çapınızda meşhurda oldunuz, eğlendiniz de artık oradan uzaklaştırılmayı beklemeden yandaş ekibinizi de alın, kendi rızanızla gidin ve biniciliğe yaptığınız kötülüklerle anılmak yerine bu yaptıklarınızın zaman içinde unutulması için dua edin. İstanbul Bölgesi Ferdi Binicisi A. YAVUZ ERKANLI Bilgi İçin: Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız ÖZAK GSGM Baş Müfettiş Sayın Kadir Kemaloğlu Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Binicilik Kulüpler Basın Yayın Spor Servisleri
18/11/2010 TBF GENEL KURUL DİVAN BAŞKANLIĞINA Konu: TBF 2008-2009-2010 GELİR/GİDER GERÇEKLEŞME TABLOSUMU Biniciliğin içinde olan ve bu işi biraz bilen biri, eldeki neticeleri de göz önüne alarak baktığında bu tablonun nasıl bir yüz karası olduğunu görebilir. Özet olarak söylemek gerekirse zaten açıklamaları olmayan tek başlık altında toplanan bu büyüklükteki meblağları anlamak olağan dışıdır. GİDERLER: ULUSAL YARIŞMALAR:1.497.990 TL Müsabakaları ihale ediyorsunuz ve uygulamasındaki tüm masrafları ihaleyi üstlenen kulüp yapıyor. Tüm görevlilerin otel, yol, yemek vs. aklınıza ne gelirse. Peki TBF'nin ne masrafı oluyor anlayamadım. 1.497.990 TL'lik buna nasıl bir kılıf bulunmuş açıklayın da doğruluğunu araştıralım. ULUSLAR ARASI YARIŞMALAR: 1.415.058 TL Bu nasıl bir harcama saha kiralayıp müsabakalar mı tertiplediniz nasıl savurdunuz bu paraları geçmişte de bu müsabakalara gidiliyordu kayıtlara, harcamalara bir baksanıza nerelerde kaldınız, kimleri götürdünüz su yerine şampanya içip en lüks otellerin kral dairelerinde mi kaldınız. Detayları açıklayın da ne olduğunuzu görsünler. EĞİTİM/ALT YAPI/ KULÜPLERİ YARDIM FAALİYETLERİ 1.113.637 TL İzmir'i biliyoruz (250.000TL) başka hangi kulüplere torpil geçtiniz diğerleri duymasın diye mi açıklamıyorsunuz? Hangi alt yapı Ankara'mı? 103.000 TL hani gerisi? Hangi eğitim bende takip ediyorum ve bildiğim kulüp lokallerin de salon parası bile vermeden masraf yapmadan bir de katılanlardan para aldığınız eğitim faaliyetlerinden. Başka bir şeyden haberimiz yok. Özel kişilere, özel eğitim giderlerimi nedir? BİNA KİRA VB. GİDERLERİ 177.432 TL Devletin vakıflarının ucuz tutabileceğiniz o kadar yeri varken siz neden özel yerleri tercih ediyorsunuz. Evinize atınıza yakın diye Kemer gibi yerlere itibar ediyorsunuz hem merkez Ankara değil mi burada (İstanbul) küçük bir irtibat ofisi yetmiyor mu? Sizden önce hiçbir federasyon böyle bir uygulama yapmış mıdır? Sizlere soruyorum. PERSONEL GİDERLERİ 847.789 2 Federasyonun vermediği ama vermesi gereken de ofis hizmeti değil mi? Evrak tutmak, irtibatları kurmak ve ofisten organizasyonları kontrol etmek; bu hizmetler için bu nasıl bir personel giderleridir? Personel sayısı ve maaşlarını açıklar mısınız? SİGORTA GİDERLERİ 187.435 TL Sporculardan baskıyla aldığız 329.000 TL'yi sigorta şirketine 187.435 TL olarak mı ödediniz. İyi insanlar bunu da görmüş oldu. Kendi yazdıklarınızdan kaça alıp korumak, sahip çıkmakla yükümlü olduğunuz sporculara kaça sattığınızı arada nasıl sporcuların sırtından 211.000 TL kazanıp vicdanınız sızlamadan lüksünüz için harcayacak para temin ettiğinizi herkes görmüş oldu. KURUL TOPLANTILARI 118.774 TL Zenginler kulübü toplantısı mı? Hilton , Sheroton'damı yapıyorsunuz federasyon yer kiralarken daha fazladan bir odası olan yer bulmak çok mu zekâ ister? Sizden önce bu toplantılar açık havada belediye parkında mı yapılıyordu. Kendi şirket toplantılarınızı da böyle lüks içinde mi yapıyorsunuz yoksa bu kamu parası diye mi böyle davranıp lükse düşkünlük kompleksinizi tatmin ediyorsunuz? Bu göreve hizmet etmek için, yaşadığınız hayatınızdan bile fedakârlık yapmak için geldiniz yoksa tam tersi kendi imkânlarınızla yaşayamadığınız içinizde kalmış yaşam şeklini yaşamak için değil. YÖNETİM GİDERLERİ 375.315 TL Bu ne demek açıklar mısınız zekâm yetmedi maaşlı yöneticiler personel yönetmek için maaş alır yönetim giderleri ne demek anlayamadım. Ofis kirası değil, maaşlar değil,ikram olamaz kırtasiye için de çok fazla yönetim için gerekli iletişim masrafları olamaz. İn mi cin mi bilinmez bir kalem mi yoksa uydurulmuş bir kılıf mı bu açıktan ödenen paralar için. Başkasına ödeyip başka bir yere bana bu kadarlık fatura kes demek gibi bir şey (tabi tek başlık altında rakamlar olunca bunların gerçek olup olmadığını araştırmakta mümkün değil ancak araştıracak kurumlar olacak merak etmeyin, bekleyin…) YARIŞMALARLA İLGİLİ DİĞER GİDERLER 48.886 TL Artık Ulusal ve Uluslarasına bile sığmayan uzay yarışma giderleri olsa gerek… FAALİYET GİDERLERİ 119.821 TL Buda herhalde bu raporun hazırlanması ve basımı için olan giderler . DİĞER GİDERLER 36.711 TL Bahşiş, vs. giderler olsa gerek… NETİCE: bakınca insanın içinden gülmek mi, ağlamak mı gelir karar veremediğim bir görüntü tabi. Bu tabloya bakarken ekrandaki diğer pencereden de biniciliğin durumunu görebiliyorsanız. 6 milyar TL! Bir an rakamın ciddiyetini düşünün ve TBF'nin biniciliğe, kulüplere, ülkeye hizmet için harcadığını söylediği paranın karşılığında sizlere verdiği hizmeti düşünün. Tekrar iyice düşünün bu 3 işin içinde olan kişilersiniz. Çektiğiniz sıkıntıları gördüğünüz haksız muameleyi, TBF tarafından hor görülmeyi kulüpler olarak en iyi siz biliyorsunuz. Federasyonda sizlere hizmet için gelmiş sizlerden sizin adınıza, sponsorlardan yine sizler için, devletten size hizmet adına para alan Özgörkey ve ekibinden hesap sormak için neden çekiniyorsunuz ruhunuzu iyice mi öldürdüler. Hakkınızı bile istemeyecek misiniz? Federasyonun işvereni sizsiniz onlara bu işi siz verdiniz, parayı sizden ve sizin adınıza üçüncü şahıslardan tahsil ediyorlar ve sizin adınıza harcıyorlar. Neden kendinizi bunların karşısında ezik hissediyorsunuz, hesap sormuyorsunuz. Sizler bu işin emekçilerisiniz sizler olmasanız zaten bunlar var olamaz. Bursa müsabakalarında, bursa binicilik kulübü yetkilisine sadece sizlere otel beğendiremiyoruz dedi diye federasyon görevlisi masrafımız ağır geliyorsa müsabaka tertip etmeyin diyebiliyor. Bunun gibi birçok yerde nelerle karşılaştığınızı gayet iyi biliyorum, yazmakla bitmez. Neden bunları dile getirmeyip kendinizi ezdiriyorsunuz. Bu kadar mı korutulup sindirildiniz sizler elektrik faturalarınızı ödeyemezken, manej zeminlerine malzeme alacak para bulamazken federasyona vize, vs. diye tahsilâtlarına para bulmaya çalışırken bu zevat Özgörkey ve takımı nasıl bu paraları yabancılara ve lükslerine harcar hiç mi rahatsız olmuyorsunuz, nedir bu korkunuz? Bir defa daha düşünün 6 milyar TL bütçe tarihte hiçbir Türk Binicilik Federasyonuna bunun onda biri bile nasip olmamış ve hiçbir bedel almamalarına rağmen özveriyle hizmet vermiş geçmiş federasyonların hatırı ve anısı için silkelenip uyanın hesabını sorun. Zaten bir şey olmaz demeyin, olacağını göreceksiniz bundan sonraki federasyonların da kulağına küpe olacaktır, güç haklılıktan gelir, siz güçlüsünüz çünkü haklısınız. Güçsüz olan Özgörkey ve ekibi çünkü haksızlar korkması gerekenler onlar, sizler değilsiniz bunu unutmayın. Siz onların lüks, sorunsuz yaşam şekillerini bitirebilirsiniz. Onlar sizi daha aşağıya itebilirler mi kaybedecek neyiniz var zaten sonsuz özveriyle açık tutmaya çalıştığınız kulüplerinizi ellerinizden alacak yetkileri ve güçleri yok. On kulüp federasyonu boykot edip müsabakalara katılmasa federasyon işsizlikten kapanır. Korkunuz nedir 6 milyar TL bütçeden ne hizmet aldınız. DÜŞÜNMENİZ GEREKEN KENDİLERİ İÇİNMİ YOKSA SİZİN İÇİNMİ HARCIYORLAR. Karar vermeniz için yüzlercesinden sadece bir kaç örnek: 1. İzmir Atlı Spor Kulübü'ne verilen 250.000 TL ve sizlerin ne aldığı. 2. Kentucky rezaletine verilen binlerce Euro Kapadokya'da tek başına mücadele eden binicimize verilmeyen mazot parası. 3. Tek milliyeti olan Türk biniciler dururken, Türklükten Hollanda vatandaşlığına geçmiş üstelik TBF lisansı bile olmayan ve saf İrlandalı olup sonradan Türk vatandaşı olmuş şahıslar nasıl olurda milli takıma alınır. 4. Bunca bütçeyi lüksleri için harcayıp sizlerin özveriyle organize ettiğiniz müsabakalara yolladıkları üç beş personelin de her türlü masrafını sizlere ödettirebiliyorlar bir düşünün. 5. Sizler atlarınızı TBF'ye kaydettirmek için para bulmakta zorlanırken beyzadeler ahırlarda yatan atlarını bile FEİ'ye kaydettirmekle övünüyorlar İstanbul Bölgesi Ferdi Binicisi A.YAVUZ ERKANLI Bilgi İçin: Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız ÖZAK GSGM Baş Müfettiş Sayın Kadir Kemaloğlu Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Binicilik Kulüpler Basın Yayın Spor Servisleri 4 TÜRKİYE BİNİCİLİK FEDERASYONU 01/10/2008-30/09/2010 GELİR/GİDER GERÇEKLEŞME TABLOSU "TL" GİDERLER GERÇEKLEŞME GELİRLER GERÇEKLEŞME ULUSAL YARIŞMALAR 1.497.990,04 GSGM DESTEĞİ 1.525.000,00 ULUSLARARASI YARIŞMALAR 1.415.058,62 SPOR TOTO TEŞKİLATI 1.300.000,00 EĞİTİM/ALT YAPI / KULÜPLERE YARDIM FAALİYETLERİ 1.113.637,28 SPONSORLUK GELİRLERİ 1.329.465,66 BİNA KİRA VB. GİDERLERİ 177.432,99 TESCİL VE VİZE GELİRLERİ 667.333,45 PERSONEL GİDERLERİ 847.789,91 ANGAJMAN GELİRLERİ 359.804,27 SİGORTA GİDERLERİ 187.435,63 SİGORTA GELİRLERİ 329.270,00 KURUL TOPLANTILARI 118.774,36 EĞİTİM SINAV GELİRLERİ 61.293,42 YÖNETİM GİDERLERİ 375.315,48 REKLAM GELİRLERİ 32.446,50 YARIŞMALARLA İLGİLİ DİĞER GİDERLER 48.886,90 DİĞER GELİRLER 322.415,34 FAALİYET GİDERLERİ 119.821,36 DİĞER GİDERLER 36.711,49 TOPLAM GİDER 5.938.854,06 TOPLAM GELİR 5.927.028,64 GİDER FAZLASI -11.825,42
Var tabii, Bizim de yanlışlarımız var... Bu yazım herkesin gözlemine açık olmasına karşın, aslında biz hakemleri ilgilendiren konuları içeriyor. Bazılarımızın "bunu burada niye yayınlıyorsun?, sadece hakemlerin görebileceği bir platformda okunsaydı!" önergelerini tahmin etmem zor değil. Bunun 2 sebebi var; 1) yazı içeriğinde gizli kalması gereken hiçbir şey yok, 2) müsabakalarımıza katılan herkesin bilgilenmesi için çok faydalı olacak. Bir yerde fayda varsa, zarar yoksa; orada ben varım. Dedim ya; bizim de yanlışlarımız var. Hani biz nasıl biliriz? Herkes-ki buna kuledeki hakem arkadaşlarımız, tecrübeli hakem büyüklerimiz de dahil-bilir ki; müsabakalarda sırası gelen müsabıkın ısınma sahasından müsabakanın yapılacağı alana gitmesinden "padok hakemi" sorumludur. Tabii bu bilgimiz yanlış. Neye dayanarak mı? FEI 2010 Uluslararası Engel Atlama Memorandumu var. Ona dayanarak. Ne diyor Madde 6, Numara 1? Şöyle diyor: "Sporcuların sahaya çağırılmasından sorumlu görevlinin Baş Komiserin sorumluluğuna verilmesi önerilmektedir" Yani organizasyon tarafından bununla ilgili biri görevlendirilecek, hakem değil. Tabii gelişmiş teknolojiler sayesinde ses sistemimiz de var. Tabii hiç bir talimatta veya yönetmelikte bu sevkiyattan hakemlerin sorumlu olduğunu yazan bir yer de yok. Peki nedir burada hakemin dahli? Sadece doğru müsabıkın sahaya girdiğini kontrol etmekle yükümlüdür. Sırası gelene bağırarak veya sesli ikaz ederek sırası geldiğini hatırlatmak hakem görevleri arasında yoktur. Sırası gelen müsabık adı anons edildikten belli bir süre sahaya gelmemiş ise; bunun "padok hakemi" ile hiç ama hiç alakası yoktur. Sadece "tasnif hakemleri" ile alakası vardır. Şöyle alakası var: Gelmeyenin hakkında gerekeni yaparlar. Tasnif hakemleri veya hakem heyeti başkanı ister insiyatifini kullanarak elerler, ister makul bir süre beklerler. Tabii tasnif hakemleri "saha komiseri" 'nden bilgi sorar, ya da saha komiseri bilgi verir; nal düşmesi, küçük bir kaza gibi sıradışı bir durum var mı?, yoksa ismi anons edildiği halde sahaya gelmiyor mu?, ya da padokta ses yayınında bir sorun var da mı duymadığı için gelemiyor... Müsabıklarımızın bu durumu bilmeleri, ve buna göre de saha komiserlerinden bu çerçevede beklentileri olmalı. Bunun dışında değil! Bu yazımda bazı sıfatları (") içinde yazdım çünkü; Her müsabakada saha komiserleri için çok farklı ama yanlış sıfatlar kullanılmakta: "padok hakemi", "aşağıdaki hakem" gibi... Doğrusu; "saha komiseri" 'dir. Bu sıfatları yanlış kullananlardan ricam; bunun düzeltilmesi. Daha kaliteli, verimli ve akıl dolu olması için...
Burada ise binicilik dışında makaleler var:
İNSANLARA İLK YAZI (Makale 1, 2008/Efe Çehreli) (Bu yazımı; bir portalda köşe yazısı yazmak üzere hazırlamıştım. Ancak anlaştığım portal, benim yazılarımı görünce yayınlamaktan çekindi ve yazılar elimde kaldı. Buraya kısmetmiş.)
Sevgili İnsanlar,
41 senelik yaşamım boyunca birçok önerge, makale, eleştiri ve anı yazısı yazdım. Ama ilk defa herkese açık ve ulaşılabilir yazılarımı burada bu köşeden yayınlayacağız.
Hemen belirteyim ki dilim sivridir, iğnem batınca acıtır, eleştirilerim acımasızdır. Ancak eleştiri, tartışma ve fikir alışverişi kısaca akıl; faydalıdır.
Bu köşeden güncel olayları yorumlayacağım.
Bana her konuda yazmaya lütfen çekinmeyiniz, her fikir görüş benim için insanlık zenginliğidir.
Yarın yazacağım yazımın adı "Şehit düşülmez, Olunur!"
Beni tanımayanlar için kısa bir açıklamama da izin verin; bu yazı dinci, sağcı, solcu, şeriatçı, komünizm propaganda yazısı değil, yazacağım hiçbir yazı öyle olmayacak. İnsanlar için faydalı, uyandırıcı yazılar olacak. Planlayarak oluşum kurup insanları kandıranları karanlığa sokacak. Kandırılanlara yol gösterecek.
Yarın görüşmek dileği ile...
Tüm insanları, insan olanları saygımla selamlıyorum.
ŞEHİT DÜŞÜLMEZ, OLUNUR (Makale 2, 2008/Efe Çehreli)
Maalesef sürekli haber geliyor: ... şehit düştü.
Bu ifadenin artık kasıtlı olarak kullanıldığını düşünüyorum. Bir de aydın geçinirler, ama dedim ya, kasıt var!
Dilimizde düşmek kelimesi aşağıya doğru gitmek, azalmak fiili olarak kullanılmıyor mu? Niye aşağılıyorsunuz?
Çok mu zor "şehit oldu" demek? İlla şehit olanları gizli bir küçültmeye, aşağılamaya mı iteceksiniz?
Hani bizde şehitlik en üst mertebeydi? Hani en üst makamdı? Niye "şehit çıktı" yazmıyorsun?
Yazamıyorsun!
Çünkü sana o kalemi verenler bunu istemiyor. Haber yazıyor gibi görünüp, çaktırmadan zehiri veriyor. Her şeyiniz gizli. Bir giz var mutlaka. Gize ihtiyacı olanlardansınız da ondan.
Sevgili İnsanlar, bu şekilde yazanlara tepkinizi onları yazanları okumayarak gösteriniz. Bazen farkında olmazsınız, çaktırmadan, gizleyerek, planlayarak zehirleyebilirler. Yüzyıllardır yaptıkları gibi.
Her okuduğumuzu sorgulayalım, dikkat ederek verilmek isteneni iyi algılayalım, kullanılmayalım.
Ülke savunurken çatışarak ölen kahramanlara "şehit" denilmesi de ayrı bir konu. İçinde bulunduğumuz bu tip haberlerin geldiği günlerde ölen vatan kahramanlarının ailelerini üzmemek adına, onlara duyduğum saygıdan dolayı bu konuyu bugünlerde kaleme almak istemiyorum. Ama aslında söyleyecek çok sözüm, soracak çok sorum var.
ŞEHİT KİMDİR? (Makale 4, 18.07.2010/Efe Çehreli)
Daha bir önceki yazımdan bugüne bir sene geçmeden dün yüksek tirajlı bir gazetemizde "paralı asker şehit olur-olmaz" tartışması vardı. Ben bu konunun tartışılması toplumumuzda yanlış anlaşılır korkusuyla yazmak için en az bir 5-10 yıl veriyordum ki, fena yanıldığımı gördüm. Yine de temkini elden bırakmayayım ve peşinen değerlere saygımı vurgulayayım.
Vatan için canını verenler benim gözümde ve dünyevi değerler açısından şehitlik kadar yüksek bir yerdedir.
Ancak burada sorular var tabii.
"Şehit" kelimesi şehadet yani şahitlikten geliyor. Yaşamın sonunu, melekleri, ruhani dünyayı ve bilinmeyen her şeyi görenler şahitlik etmiş oluyorlar. Bu kelime dini literatürde ise olumlu anlamda kullanılıyor. Yani her ölen kişi şahitlik edecektir ancak nereye gideceği meçhul, burada şehit olan cennete gidiyor manası vurgulanmış.
Dünkü gazete tartışmasında yazar Nihal Bengisu Karaca ve yazar İhsan Eliaçık' ın düşünceleri önemli.
Peki dini inanışa göre, kitaba göre kimler şehit olur?
Soruya yanıtları sıralayalım:
1. Vatanı için ölenlere.
2. Dinini (İslam) korumak ve Allah adına çaba sarf ederken ölenlere.
3. Para kazanmak için yapılan çaba (iş-meslek) sırasında ölenlere.
4. Hepsine.
Burada doğru cevap kimin bakış açısından bakılırsa bulunur. Kimin hangi adrese gideceğine kim karar verirse o açıdan bakmak bize doğru cevabı bulduracaktır. Yani islam inancına göre kimin cennete, kimin cehenneme gideceğine allah karar vermiyor mu?
İnanışa göre allah kurallarını isteklerini insanlara Kuran yolu ile bildirmiş. Peki hiç rastladınız mı kitapta "vatanın için ölürsen şehit olursun" yazdığına? Peki hiç rastladınız mı kitapta "tecavüzcü, çocuk pornocusu olsan da vatanın için öl, yerin cennettir" yazdığına? Tabii yok böyle bir şey.
Örnekleyelim bir de, ve soralım; kişi hırsız, tecavüzcü ve en yüz kızartıcı suçları işlemiş, bakmış kurtuluş yok; kesin adres cehennem, e ne yapalım kurtulmak için? Vatan için öleyim... yerim cennet olsun.
O zaman yine beraber soralım: "vatan için ölmek gibi saygıdeğer bir davranışı, o yüce makamı, kimler kutsallaştırdı? Kutsallaştırırlarken amaçları vatanı için ölenlere verdikleri büyük değeri vurgulamak mı, yoksa kasıtlı olarak kutsallaştırarak gençleri vatan müdafaasında bulunurken başlarına gelebilecek en kötü sonuca karşı mükafata inandırmak mı?
Ben ikincisine inanmak dahi istemiyorum ama dünyada olduğu gibi ülkemizde de var olan güçler bunları yapmış, bizden bazılarına yaptırmış olabilirler.
Yine vurgulayalım: islam inancına göre kimin nereye gideceğine allah karar verir. Allah bu ülkede vatanı için ölen o kahraman, cesur gençlerin vatanları için canlarını feda ederken hangi niyetle bunu yaptıklarını dikkate almaz mı sizce? Bence alır.
Diyelim iki ülke savaşıyor. İkisi de müslüman. Bu savaşta ölen gençler ülkeleri için savaştılar. Her iki ülkede de ölenlere "şehit" deniyor. Yazık! Şimdi onların hepsi cennete gidecek diyenler beni gülümsetiyorlar. Onlar sadece kahramandırlar ve bu işin dinle, inançla, şehitlikle hiç ilgisi yok, muhakeme kabiliyeti olmayanları kandırıyorsunuz! Onlar sadece kahraman. Şehit ise gönüllü olarak ve hiçbir dünyevi menfaati olmadan allah yolunda, allahın dininin yok olmaması için mücadele ederken can verenlere denir. Bunların cennete gideceği bilinir.
Bir de şöyle bakalım; bir ülke düşünün ve o ülke Müslümanlığa karşı mücadele veren diğer ülkelere karşı duruyor. Ortada savaş yok, çatışma yok ama bir mücadele var. Yazarak var, teknoloji geliştirerek var, film yaparak var. O müslüman ülkede bu mücadeleyi verip islamı korumaya çalışırken ölen herkese "şehit" denir.
İşin bir de sosyal inanış yönü var. Zamanında Osmanlı devrinde başka ülkelere seferler saldırılar olur, zaman zaman da bize tecavüzler olurdu. Osmanlı' nın bir özelliği; ülke olmaktan başka ülkenin başındaki kişinin sıfatıydı da. O kişi devlet başkanı olmaktan başka aynı zamanda Dünya' da yaşayan müslümanların tamamının islam halifesi idi. Yani o zamanda yapılan bütün savaşlar aynı zamanda islam adına, onu koruma adına yapılırdı ve ölenler vatan toprağı korumanın yanında islamı da korurlardı. Ölen herkese "şehit" denirdi. Ama artık böyle bir özellik yok. Özellik yok ama, hala her ölene "şehit" demek sosyal yapımızda yer etmiş ve var.
Son söz: vatanımız için canlarını feda eden cesur ve kahraman Türkiye Cumhuriyeti gençlerine ne desek az. Ama ümit ederim ki onlar ve olabilecek diğerleri hangi uğurda hayatlarını feda ediyorlar iyice muhakemesini yapmalılar.
22 Nisan 2011 29 Nisan-01 Mayıs tarihlerinde Uluslararası atlıdayanıklılık müsabakası düzenlenir. Bu müsabakanın duyurusu Federasyonun internet sitesinden 16 Nisan Cumartesi gecesi duyurulur. Ne görevli hakem Muharrem Özçamur'a, ne de Milli binici Erkan Demir' e haber verilir. Erkan Demir'e haberi 17 Nisan Pazar günü ben verdim, 18 Nisan günü TBF ye gittiğinde "bu müsabakada milli binicisin" dendi, Muharrem Özçamur'a ise haberi 25 Nisan Pazartesi günü Erkan Demir verdi.
Görevli hakemin, milli olacak binicinin bile haberi olmayan bir müsabakanın duyurulmama amacı veya geç duyurulma amacı var mıdır?
Uluşal müsabakaları bitirmiş, yurdumun her kulübüne endurans sevdirilmiş, yurdumda bu sporu yalayıp yutmuşuz, artık kendimize yurtdışından rakip arayıp "uluslararası" vaziyetindeyiz de mi bu müsabaka tertip ediliyor? Bunun maliyeti hangi kasadan karşılanıyor? Amaç nedir? Acaba Kapadokya' da düzenlenen uluslararası endurans vet ve hakem upgrade etme seminerinde 1* dan 2* a geçen ve, 3* olabilmesi için kurala göre 2 yıl içinde en az 1 uluslararası yarışmada "başhakem" sıfatı ile görev yapması gereken Federasyonumuz Teknik Komite Yetkilisi Alexandru Iavorovski 'nin kızı için mi bu müsabaka tertip edildi?
Bugünden buraya yazıyorum: bakalım kim gelip de katılacak bu müsabakaya? Bu müsabaka TC TBF yi kişisel menfaatler için kullanan ve TC vatandaşı olmayan birine verilen yetki ile peşkeş çekme müsabaksıdır. Unutmayalım "pantolonunu indirirsen s.keni bol olur".
FEI endurans kurallarına göre; UF ler uluslararası müsabaka tertip etmek için tahmini programı 8 hafta öncesinden, kesin programı da 4 hafta öncesinden FEI 'ye onaylatman lazım. Demek ki bizim TBF bu tarihlerde bu aşamaları geçmiş ama yurdumda kimseyle paylaşmamış. Neden acaba?
Daha da bitmedi; bakıldı ki fiyasko olacak kimse yurtdışından da gelmiyor, "hadi bari burada bir kualifikasyon koyalım" deyip 22 Nisan Cuma sabahı TBF sitesinden ilan ediyorlar. Yani 1 hafta kala bunu öğren, atı nakletmeyi, konaklamayı, işlerini ayarla ve git müsabakaya gir? Sonra da sporu geliştirmeye uğraşıyorum de! Atının hazırlığı filan ise kimin umurunda?
Ondan sonra da çık, "endurans ile kimse ilgilenmiyor" deyiver.
FAAL BİNİCİLİK HAKEMLERİ HAKKINDA 22 Nisan 2011
Hesapta kurulacak derneği oluşturmak isteyen hakem arkadaşların benimle sık sık paylaştığı, ancak g.tleri yemediği için dile getiremediklerini derledim: Acaba İl Hakem Kurulu 'muz var mı? İlimizde hakem atamaları bu kurulda mı yapılıyor? 2010 yılında hangi hakem kaç kez görev aldı? Hakerm atamaları hangi kriterlere göre yapılıyor? Bazı hakemlere "görev veriyoruz, gelmiyorlar, hakem açığımız var" denirken ve hakem olma kursları açılırken, neden çoğu hakem görev alamamaktan şikayetçi? Söylentideki gibi; MHK 'ndakilere telefon açıp sık sık hal hatır sorulduğunda, TBF ofisine sık sık uğrayıp "geçerken uğradım" diye oradakilere yalakalık yapıldığında, gönüllü olarak ofistekilerin asistanlığı yapıldığında, tutulan balıklar götürüldüğünde, ayaklara masaj yapıldığında, görev almak kolaylaşıyor mu? Neden her müsabakada bazı hakemler hep aynı görevlerdeler, görevlerini başka hiç kimse beceremiyor mu? Neden bazı kulüplerde hep aynı hakemler görev alıyor, bu durumlarda kulüp baskısı var mı? Var ise bu "etki altında hakem varlığı" demek değil mi?